Ekrem Arpak

Ekrem Arpak

EKREM-CE

NAZLI KOMİSER IRGAT MI ÖLÜR!

02 Kasım 2020 - 12:50

Ağır ve kahreden bir akşam karanlığı bulaşıyordu yalnızlığın eteklerine!

Ayrık otlarını tahta saplı çapalarla döven nasırlı eller yorgun ve ırgat ırgat bükülmüş bellerin takati kalmamıştı direnmeye...

Nazlı komiser şöyle bir başını kaldırdı paydos düdüğü ile beraber! 

Servis kamyonunda oturacak yer bulma telaşındaki yüzlere baktı önce. Sonra yıllarca düşmanı, en azılı suçluları hedef almak için talim alan ellerindeki kör çapaya!

Üniforması da yoktu üzerinde üstelik! Yıkanmaktan solgun bir fistan, toprak tozunda kaybolmaya yüz tutmuş altı delik kösele bir ayakkabı ve uçsuz bucaksız pamuk tarlasında sabahın seherinden beri dövülen toprakla geçen uzun saatler!

"Nerdeyim ben?" dedi bilmediği, ait olmadığı ve olması gereken yerde olmadığını haykırır gibi...

"Neredeyim ben Allah 'ım; çocukluğumdan beridir düşlerini kurduğum o kutsal üniformam nerde? Uğruna gençliğimi verdiğim rütbelerim nerde Allah'ım? Kim, kimler çaldı gençlik yıllarımın düşlerini bilmiyorum ve ne işim var bu tarlada? Öyle ya; sokaklar tam bir puşt zulası ve sokaklar kirli, katili, tacizcisi, gaspçısı, tefecisi, rüşvetçisi, hırsızı kol gezmekte ve rahatsız ermekte güzel ülkemin güzel insanlarını! Enselerine binip kelepçe vurmam gerektiği vakitlerde ne işim var burada Allah'ım?"

Şaşkındı Nazlı Komiser. Yeni hali ile kriptocu bir fetöcünün iftirası ile açığa alınmış KHK mağduru ve yaşama tutunmak için mevsimlik işçi ırgat Nazlı'ydı şimdi oy ben öleyim!

Ağır ağır yürürken; sol elinin yüzük parmağında izi kalan nişan yüzüğünün artık olmadığını hatırladı Nazlı komiser! Irgat Nazlı'nın şimdi de genç kızlık hayalleri dökülüyordu pamuk tarlasının bereketli hatlarına...

Göreve başladığının ikinci yılında kendisi gibi vatan sevdalısı Ali komisere sevdalanmıştı Nazlı. Usta bir ressamın kaleminden çıkmışçasına güzel kaşlarının altındaki iri kara gözlerine düşen sevdası karşılıksız değildi hani... Ailelerin izni ile nişanlanmış; evlilik hazırlıklarına başlamışlardı.

O lanet olası iftira ile açığa alındığı hafta nikâhı kıyılacak ve komiser de olsa her genç kız gibi beyaz gelinliğini giyme hayalini gerçekleştirecekti Nazlı...

Bir kuğu gibi süzüldüğünü hissetti düğüne davetlilerin arasından sevdiğinin kollarında. Hiç olmadığı kadar mutluydu... Nikâh memurunun sorusuna "Ölene kadar evet!" diyecekti ki; ekip başının "Haydi kızım millet seni mi bekleyecek?" uyarısı ile uyandı kaç zamandır artık kâbusa dönen düşünden!

Hayatının kadını ve vatan aşkı arasında tercih yapmak ve sevdasını kalbine gömmek zorunda kalışını saymazsak; açığa alınmayan Ali daha şanslıydı Nazlı'sından?

Birlikte karara verdiler ayrılığa yoksa Ali'ye de "Vatan Haini!" damgası vurulacak, işinden atılacaktı!

Gitmek zorunda kalan sadece Ali değildi! Bütün dostları bir bir gittiler Nazlı'dan ve Nazlı yatalak babasının, yaşlı annesi ile öğrenci kardeşlerinin tek dayanağı, evinin direği idi. 

İşçileri koyun istifi gibi taşıyan servis kamyonu dere kenarına devrildiğinde ilkbaharında kırılıyordu o yaşam direği oy havar!

Derenin azgın sularına direnişini çalılara takılan fistanının parçası ölüm kokan bir hüzünle sonlandırdı ve Nazlı kendisi gibi mağdur birkaç arkadaşının omuzlarında verildi toprağa!

Aradan iki hafta geçmişti. Ali komiser geldi Nazlı'nın mezarına. Önce gurur dolu bir selam çaktı komiserine! Cebinden bir kâğıt parçası çıkardı.

"Komiserim" dedi ağlak bir ses tonu ile. Gözlerinin yaş yağmurunda ıslandı bütün kelimeler.

"Konserim, canım, sevdiğim; kaldır başını bugün gurur günündür desem; kaldıramazsın bu mümkün değil bilirim! Ama beni duyduğunu ve yukarılarda bir yerlerden izlediğini biliyorum ve diyorum ki; müjdeler olsun Nazlı Komiser; artık kimseler sana vatan haini diyemeyecek ve aklandın sevdiğim!  Göreve iade kararın geldi karakola. İşte bu yüzden kendi ellerimle ütülediğim o çok sevdiğin üniformanı getirdim ömrümün yarım kalan sevinci. Vatan hainlerinin, azılı suçluların bileklerine takacağın kelepçen masanda bekler. Bilirim gelemeyeceksin ama aklandın be sevdiğim ve imzası mahşere kaldı belki ama Allah huzurunda helalimsin. Hakkım sana helal olsun Nazlı Komiserim, karım, sevdiğim...

Not: Bu öyküde adı geçen bütün kişiler, olay ve mekânlar tamamen hayal mahsulü olup; ağır bir yanlışlık veya kahreden bir iftira ile mağdur edilen ve saklandıkları halde hala iadeyi itibar ve işleri verilmeyen KHK, OHAL ile bütün masum, mazlum mağdurların acısına atfen kaleme alınmıştır.

Sahi, hani her depremde, felakette, acı da, sevinçte omuz omuza kenetlenen 80 milyonluk kocaman bir aileydik? 

Peki, ne oldu da hukuken  aklandıkları halde hala perişan hallerde bırakılan bu mağdurlara kör bakar olduk?

Evet, kör baktık çünkü hep söylerim; Cumhurbaşkanımıza gerçekleri anlatmadılar, görmesin istediler!

Yoksa dünyanın bütün mağdurlarına kucak açan bir liderin Ak Partisine kaderleri KARARMIŞ mağdurları yakışır mıydı?

26 Ağustos 2018 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
  • Yorum yazabilmek için lütfen üye girişi yapınız.