Ekrem Arpak

Ekrem Arpak

EKREM-CE

KORKMAYIN TIKLAYIN!

18 Kasım 2023 - 21:49 - Güncelleme: 18 Kasım 2023 - 21:56

TISSS! 

Zamanın birinde Bilge Eren Orman'ın kıyısında yoksul insanların yaşadığı bir köye gider. Gider de köylünün hepten perişan hallerini görünce hem şaşırır hem de çok üzülür. Bu durumun nedenini öğrenmek için köyün yaşlısına gider ve sorar:

-De bakalım hele. Nedir bu perişan hallerinizin sebebi? 

Yaşlı adam oldukça üzgün ve telaşlı bir ses tonu ile anlatır:

-Ey Bilge Eren, halimiz nicedir böyle. Başımızdaki bela yüzünden yiyemez içemez olduk. 

Bilge Eren'in şaşkınlığı daha artmıştır. 

-Halinizi görürüm. De hele, sebebi ne ola? 

-Aha da şu ormanımıza dev bir yılan dadandı. Kaç yıldır ne avlana biliyoruz ne su alabiliyor ne yeşillik ne de odun toplayabiliyoruz. Ne zaman ormana gitsek ya zehirleyerek ya da yutarak öldürüyor bizi. 

Duydukları karşısında çok üzülen Bilge Eren ormana gider ve bir ağacın tepesinde şekerleme yapan yılanı bulur. Köylünün içler acısı hallerini KALPTEN yılana anlatır. Yılan Bilge Eren'in bu kalpten yakarışı karşısında oldukça duygulanır. 

-Ben ne kötülükler yapmışım böyle diye üzülür, kahrolur ve "Sana söz Bilge Eren. Bir daha yapmayacağım. Buyursun gelsinler..." Diye söz verir. 

Bilge Eren sorunu halletmenin keyfi ile ayrılır. Aradan yıllar geçer ve yolu yeniden aynı köye düşer. Köylü mutludur. Yılanı merak eder. Ormana gider. Bir de ne görsün; bu kez de yılan perişan. 

Kuyruk yok, kafa kırık, dişler sökük. Öldü ölecek halde. 

-De hele yılan kardeş. Sana ne oldu böyle? 

Yılan şöyle bir bakar Bilge Eren'e. Buğulu gözlerle anlatır. 

-Sana söz verdim ve sözümde durdum. Köylüye hiç karışmadım. İlk iki yıl çok iyiydi. Onlar da bana karışmadılar. Taa ki bir çocuk ilk taşı atıncaya kadar. Sonra başımı ezmeye kalktılar. Derken kuyruğumu kestiler. Beni baltalarla öldürmeleri yakındır. 

Bilge Eren yılana sokulur ve derki;

-Ben sana öldürme dedim ama tıslama, korkutma demedim ki... 

Sevgili dostlar; bu hikayenin hayatımda yeri ve anlamı çoktur. 

Hayat bana taa çocukluğumdan beridir adaletin, hakkın, hukukun bittiği zamanlarda gücüm yetmiyorsa bile tıslamayı öğretti. 

Bilge Ersn'in de dediği gibi, öldürmedim, zulm etmedim ama aynı şeylerin bana yaşatılmaması için dişlerimi göstermeyi yani tıslamayı öğrendim. 

Malum, yerel seçimler yaklaşıyor ve Şanlıurfa yüz yılı aşkındır nüfusa oranla azınlık dahi sayamayacağım küçük bir zümrenin sömürüsü altında dizayn edildi.

Bu durumun bu şehirde yaptığı tahribatları yani kronikleşen sorunları derinine anlatıp başınızı ağrıtmak istemiyorum zira sağlık, eğitim, Suriyeliler, madde bağımlılığı, tefecilik, OSB, işsizlik, mevsimlik işçiler, enerji başta olmak üzere sayısız sorunun içinde çaresizce debelendiğimizi ortada zaten. 

Hepsini geçtim korkunç, acımasız bir hırsızlığın hakim olduğu garip bir sürecin orta yerindeyiz. 

Ormandaki yılan misali, kendi evimizi teslim ettiklerimiz başımızı ezmekte artık. İşte bu yüzdendir ki TISLAMA vaktidir... 

Bakınız; 50 yıllık ömrümde ilk kez partili, partisiz, sağcısı, solcusu, muhafazakarı neredeyse tüm kesimlerin tek bir isim etrafında uzlaştığını görüyorum.

Buna namuslu, vizyonu olan onurlu beyazlar dair... 

Düşünün, ana muhalefet partisinin üst düzey yetkilisi bile Urfa'nın siyasi anlamda yeni bir 11 Nisan kurtuluş zaferi için aynı isme inanmış durumda. 

İşte bu yüzdendir ki hepimizin Mehmet Kasım Gülpınar'ın etrafında bir araya toplanma ve artık içinde çaresizce debelendiğimiz karanlıktan aydınlığa çıkmak için düzene, düzenbazlara tıslama vaktidir. 

Ben uzun yıllardır her bedele rağmen tısladım hatta şimdi gürlemeye bile hazırım. 

Ya siz?

Bu şehirde adil bir yaşam, modern, çağdaş ve her vatandaşa eşit hizmetin gelmesi için Mehmet Kasım Gülpınar çoğunluğun belki de son şansıdır. 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
  • Yorum yazabilmek için lütfen üye girişi yapınız.