O KADIN!

Kaç yaşındasın? Dedi adam kadına. 

Yeterince büyüdüm ben bayım. Dedi kadın. 

Hem, ne fark eder ki ve ne kazanacaksınız bunu öğrenince? Diye sordu kadın... 

Sana ne kadar geç kaldığımı merak ediyorum sadece... 

Bir süre buğulu, yeşil gözleriyle baktı adama. Sonra:

Peki siz kaç yaşındasınız? Diye sordu. 

Sen elimi tutacaksın... Dedi adam. 

İşte o zaman istediğin yaşta olacağım... 

Bugün TEVE63 binasındaki odamda oturmuş, şahsıma gelen yüze yakın çiçeğin rengine dalıp kokularını içime çekerken, gençliğime döndüm birden. Sonra cep telefonu ekranından yüzüme baktım nedense. 

Alnımdaki kırışıklar takıldı gözlerime. Ömrümü çalan her bir yılın imzası gibi duran kırışıklar. İyiden iyiye ağaran saçım, sakalım ve en çokta yorgun gözbebeklerimdeki hüzne takıldım... 

50 yılı devirmişim 50 kez gülemeden! Omuzlarım çökmüş mesela ve kendime sordum:

Yaşadın mı sen? 

Sahi, yaşamak neydi? 
Neydi bizi biz eden? 

Merhum Hore annenin mahallenin bakkalından borç alıp sofraya koyduğu bulgur pilavına kaşık çalan o çocuğun umutlarına, yaşama sevincine ne oldu? 

Paslı demir çubuklardan yapılan oyuncak kamyonu hayal ederken bile mutlu olan ben neden bu denli mutsuzum? 

Sahi, yaşamak neydi? 
Neydi bizi mutlu eden? 
Umudumuzun kaynağı hangi dağın eteğinden çağlayıp yoksul yüreklerimizi çiçek bahçesine çeviriryordu?

Hangi heyecandı yüreklerimizde kelebek kanatlarının çarpıntısına sebep? 

Evreka! 
Buldum! 

Buldum gerçekten. 

Şimdi size de tavsiye ediyorum dostlar. Aynaya bakın ve kendinize sorun:

En son ne zaman mutlu oldunuz ve aslında nedir sizi mutlu edecek olan? 

Belki bir dostunuzu, belki komşunuzu, belki dava arkadaşınızı kırıp oturduğunuz makam mı? 

Kardeşinizi, arkadaşınızı kaybetmek pahasına bankada biriken para mı?

Ak Parti Genel Merkezi'nde kendi partidaşları hakkında tezvirat yapan ahlaksızlara sormak istiyorum mesela:

Hayatın boyunca bir insanı adam gibi sevmeyi denedin mi veya sevildin mi hiç? 

Yoksul, yetim, öksüz bir çocuğun gülümsemesine vesile olmanın sevincini hissettin mi yüreğinde? 

Buldum evet... 

Bitmeyen hırslarımız için, makam için, para için içine etmişiz dünyanın. Aynı göğün altında yaşarken göğün mavisini siyaha çalmışız bitmeyen aç gözlülüğümüz ile. 

Biraz sevgi lütfen! 

Yaşınızın önemi yok. Aşık olmayı deneyin derim. Bir kadına, bir çiçeğe, ağaca, kuşa, maviye... 

Kardeşinize, annenize, babanıza, komşunuza, arkadaşınıza... 

Yaradana aşık olun mesela ama önce kendinize. Zira kendini sevmeyen kimseyi sevemez dostlar. 

Yerel seçim yaklaştıkça pisleniyor zaman... 

Belaltı algı operasyonları, alçakça algı operasyonları, yalanlar, iftiralar; yine kirletiyoruz her şeyi ve kendimizi. 

Az biraz sabredin yahu. Çok değil bir kaç gün sonra kim nereye aday olacak yazacağım... 

Oysa şimdi sadece kim ne kadar alçak kim ne kadar masum onu yazabiliyorum...

Ne dedi o kadın? 
Ne fark eder ve ne değişecek ki? 

Emin olun, sevgiyle çıktığınız yolda neye aday olursanız olun her yaşta seçmenin gönlüne girersiniz ama yok nefretle gelirseniz o nefretin çamuru size sıçrayacaktır. 

Başlığı okuyunca neler düşündüğünüzü tahmin edebiliyorum. Emin olun çoğunun "O kadınını" Da biliyorum. Bana yazdırmayın, rica ediyorum. Hatta "O erkeğini" De...