Ekrem Arpak

Ekrem Arpak

EKREM-CE

KİM SALLIYOR KAVANOZU!

17 Ekim 2020 - 20:24 - Güncelleme: 17 Ekim 2020 - 20:49

Bu makaleyi kaleme almadan önce TDK'nın güncel yazım kılavuzunda KAVANOZ NE DEMEK? Sorusuna cevap aradım.  "Plastik, cam vb. maddelerden yapılmış ağzı geniş, çeşitli boylarda kap" şeklinde bir cevap çıktı karşıma.

Elbette ki tarihi geçmişi ve fonksyonları itibari ile kavanozları bu kadar basit bir şekilde anlatmayı doğru bulmadım ve biraz ironik bir benzetme üzerinden hem kavanozların hem memleketimin macerasını kaleme almak istedim.

Önce şunu ifadeye edeyim. Kavanoz veya kavanozlar oldum olası insanoğlunun özellikle en değerli temel gıdalarını sakladıkları bir tür kap olmakla birlikte zaman zaman altın, para, gümüş ve dahi önemli evrakların saklandığı önemli görevleri de üstlenmişlerdir. Dolayısı ile kavanozlar için değerli şeylerin kilitsiz sandıkları da demek mümkün.

İşte buradan yola çıkarak Şanlıurfa'yı bir kavanoz olarak hayal edip bu kavanozun içinde değerli olabilecek neleri gizleyebilirim diye düşündüm.

Sizi şerefim ile temin ederim ki, Şanlıurfa insanoğlunun değerli şeylerini sakladığı bir kavanoz olsa dünyanın en değerli kavanozlarından birisi olurdu.
Bu kanıya nereden mi vardım?

1- Dünyanın eski yerleşim merkezlerinden birisi olması hasebi ile Şanlıurfa kavanozunda Göbeklitepe, Soğmatar, Balıklıgöl, Harran Evleri, Harran Üniversitesi, Eyyüp Nebi, Peygamberlerin türbeleri, hanlar, hamamlar gibi sayısız tarihi eseri gizliyor mu içinde evet. İlaveten Halfeti ve Takoran vadisi gibi turizmi canlandıracak doğal olmayan oluşumları barındırıyor mu içinde, evet.
O halde Şanlıurfa kavanozu tam bir turizm cennetinin saklı olduğu kavanozdur der miyiz, evet.
Sorun ne o halde?

Kavanozun ağzını paslı kapakla örten, örtenler kimler veya bu hazineyi kaçıncı yüz yıla ne için saklıyoruz?

2- Gelin Şanlıurfa’yı tarımsal ve hayvansal değerler açsından en kıymetli tohumları sakladığımız bir kavanoz olarak görelim… Bu kavanozda geleceğimiz olan nesillere ne denli kıymetli şeyler bırakabiliyoruz bir bakalım.

Tarım ve hayvancılığın olmazsa olmaz üç şartı nedir?
*Su
*Güneş
*Bereketli topraklar
 
Üçünün de ziyadesiyle var olduğu şehir midir Şanlıurfa, evet. O halde atalım kavanoza…
 
3- Sanayileşme hamlelerinde gerekli olan şartlar nelerdir?
Hammadde değil mi?
 
Peki, o halde:  Fıstıın, buğdayın, mercimeğin, pamuğun en önemlileri var mı kavanozumuzda, var. Kavanozdaki bu varlıkları sanayileşme hamlesi olarak harmanlayacak eksik ne? Yol ve yatırım teşvikleri…

Bizim kavanozumuza göre içi boş olan Gaziantep sadece ambalaj fabrikaları üzerinden sanayi şehri olurken demek ki suç bizim kavanozda sakladığımız zenginliklerde değil, o zenginlikleri hak ettikleri gibi değerlendiremeyenlerde.
 
4- Gelelim kavanozumuzun kültürel ve siyasi zenginliklerine…
Bu kavanozda Müslüman, Ezidi, Alevi inanışlardan Kürt, Türk, Arap, Ermeni renklerimiz var mı, var. Bu zengin renklerin geçmişte sayısız örneklerle dünyaya sundukları bilim adamı, sanatçı, matematikçi, fizikçi, şair, ses sanatçısı var mı, var!
 
O halde Şanlıurfa kavanozunun 81 kavanoz içinde eğitim sıralamasında 81. Olmasına ne diyeceğiz?
Gelin size Şanlıurfa kavanozunun yaşadığı temel sıkıntıyı sosyal medyada tesadüfen karşılaştığım ve açıkçası kimin kaleminden çıktığını bilmediğim bir ironik örnekle açıklayayım.
 
KAVANOZU KİM SALLIYOR?

‘’Gidin bir çölden 100 tane kırmızı ateş karıncası yakalayın. Daha sonra bir başka topraktan 100 tane bildiğimiz siyah karıncayı alın ve bunların hepsini bir kavanozun içine koyun. İlk başta hiçbir şey olmayacaktır.

Daha sonra kavanozu elinize alın, oldukça şiddetli bir şekilde sallayın ve tekrar yerine koyun. Kavanozun içinde bir anda karıncaların birbirlerini öldürmek için savaştığı bir kaos ortamı göreceksiniz.

Kırmızı karınca bunu yapan düşmanın siyah karıncalar olduğunu düşünürken siyah karıncalar bu kaosun nedeni olarak kırmızı karıncaları görmektedir. Oysa çok iyi bildiğiniz üzere kaosun asıl nedeni sizin ellerinizdir.’’

OYSA ŞANLIURFA KAVANOZUNDA DÜŞMAN KARINCALAR HİÇ OLMADI!


Gerçek şu ki, bin yıllardır barış içinde bir arada yaşayan etmenleri ile Şanlıurfa kavanozunda asla düşman karıncalar olmadı. Öyle az biraz sallamakla düşman da olmazlar. Dolayısıyla çok daha vahim, çok daha şiddetli bir sarsılma geçiriyor olmamız gerekir ki bizim kavanoz hak ettiği değeri bir türlü göremiyor.
 
  1. LİYAKAT YOKSUNU SİYASİLER SARSINTISI!
Şahsi fikrim odur ki, Şanlıurfa kavanozunun içinde barındırdığı tüm değerli şeylere rağmen turşu kokuyor olmasının en önemli sebeplerinden birisi ve birincisi liyakat, vizyon, bilgi birikimi olmayan siyasilerin varlığı ve hatta kendi içlerinde çekişmelerinin sarsıntılarıdır.

Ne demişti ünlü bir bilim adamı: ‘’Gün gelecek atomu parçacıklara böleceğiz. Hatta zaman kavramlarını altüst edip gezegenler arasında seyahat etmeyi de keşfedeceğiz ama asla niteliksiz insanların bizleri nasıl yönettiği sırrını çözemeyeceğiz’’

TBMM de görev almayı kendi akrabalarına makam bulmak, ihale sağlamak ve çıkar kapısı gören milletvekilinden bu değerli kavanozun içindekileri halkın yararına kullanacak nasıl bir proje bekleyebilir ki?

Bir şehrin yakasına çöken tefeciliği yok etmek için gerektiğinde kanun teklifi hazırlaması gerekirken kendi yakınlarının tefeciliği beslediği siyasi temsilcilerden bu kavanozun içindeki ahlaki değerleri egemen kılacak nasıl bir eylem ve söylem bekleyebilir ki?

Eğitim kurumlarının başına kendi akrabalarını veya emir erlerini getirmek suretiyle yemek, taşıma, kırtasiye ihalelerini kendi rant kapısı haline getiren siyasi anlayışın temsilcilerinden kavanozun içindeki eğitim almaları halinde devlete, millete yararlı olma adaylarını kazandırmasını beklemek hayal değil de nedir?

İlçe tarım müdürünü kendi ve akrabalarının arazilerini desteklemeden daha fazla pay almak için fazla göstermediği için görevden aldıran milletvekili sayesinde mi tarımsal hamleler yapacağız?

Manav, kasap, bakkal veyahut şehir merkezinde işsiz oldukları halde salt vekil yakınları oldukları için köy korucuları statüsünde araçlarında Kaleşnikof ilahlar taşıyan insanların varlıklarıyla mı çocuklarımızı terörden, silahtan koruyacağız?

Daha önce 500 lira olan kirasını ödeyemezken belediye başkanı olduktan birkaç sonra 900 bin lira değerinde ev yaptıran belediye başkanıyla mı bu kavanozun ahlaki değerlerini yüceltecek ve yarınlarımız olan gençlerimize alın teri ile para kazanmalarını öğütleyeceğiz?

Zırnık utanmadan amcasına, amcaoğluna, kuzenine bir ilçenin tüm ihalelerini paket eden belediye başkanının varlığıyla mı bu kavanozun sanayileşmesi için gerekli yolları, fabrikaları kuracağız?
Fakir fukaranın sofrasına gitmesi gereken yardım kolilerini başka İlçede satışa çıkardığı iddia edilen belediye başkan yardımcısı ile mi kavanozun içine adalet tohumları atacağız?

Beyler, kusura bakmayın ama salt 18 yaş altında iken silah yakalatmaktan 17 bin oyu yani halkın iradesini yok sayıp belediye başkanı azledilen kavanozda tacizden sabıkalı ve dahi soyadını değiştirmiş olduğu iddia edilen halefi görev alıyorsa bu kavanozdan bir cacık çıkmaz.

Bir şehirde siyasetçi yakını, yeğenleri alenen ve devletin parasıyla sigara kaçaklığı yapıp 1 gün bile hapis yatmıyorsa orada durun be…

Bu şehirde arabasında 18 yaşındaki bir erkek çocukla cinsel münasebette bulunurken yakalanmış adamlar belediye başkan yardımcılığı yapmışsa bu şehir belini doğrultamaz, Allah’ın zoruna gider yahu…

Bir halkın gözlerine soka soka araç ihalelerinde fakir fukaranın milyonları cukka ediliyorken, vekil ve belediye başkanının oy satın alma parasını bölüşme kavgasına dönüştüğü iddia edilen bir yerde dua edelim de hala mercimek, buğday, fıstık boy veriyor yahu…

Evet, birileri bu kavanozu fena sallıyor ama daha da önemlisi bu kavanozun içine ahlak yoksunu videoların gücünü, Whatssap görsellerinin şantajlarını attılar…

Bu şehirde fuhuş aldı başını gidiyor… İşsiz rekor seviyede…

KAVANOZU SARSMASI GEREKEN DE SARMIYOR ÜZGÜNÜM!

Diyeceksiniz ki, liyakat sahibi, bilgi birikimi, vizyonu olan siyasetçimiz yok mu? Var elbette. Olmaz olur mu? Bir elin parmaklarını geçmez sayıları. Aslında bu kavanozu sarsıntılardan kurtaracak güçte, bilgi, vizyon, vicdan, öngörü de onlarda…

Tıpkı kendş dönemlerine damga vuran Necmettin Cevheri ve merhum Cenap Gülpınar gibi. Lakin bu dönem maalesef ikisi kadar cesuru çıkmadı üzgünüm...

O nedenle günümüzde gerek sosyal medya aracılığıyla gerekse de başka ortamlarda normalde hiç tanımadığınız insanlarla tartışacak ya da kavga edecek bir duruma geldiğinizde…

Ve malum deprem kuşağında olan bir ülkedeyiz, Zaman zaman durduk yerde başınız dönecek kadar sallandığında kendinize ve çevrenizdekilere şu soruyu bir sorun:

"Kavanozu sallayan kim?"
 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
  • Yorum yazabilmek için lütfen üye girişi yapınız.