OYUN BİTTİ RUHATAV UYANIYOR!

-Allah için yeter! Kendini düşünmüyorsun anladım ama bak iki kızımız var, ben varım
Bırak, sana mı kalmış haksızlıklarla uğraşmak? 

Dedi eşi. Kejanov her zamanki aşkla ama bu kez hüzünle baktı eşine. 

-İki kızımız var değil mi? Ve biz dördümüz iyi olalım tamam. Peki, ya bazı siyasilerin, bürokratların ekmeklerini çaldıkları yoksulların kızları, oğulları ne olacak? Peki, ben susarsam, sen susarsan kim uyandıracak bu şehri? 

Elini akşam karanlığında titreyen Ruhatav sokaklarına uzattı Kejanov ve:

-Şu sokakların dili olsa da şu an kaç yoksulun inlediğini anlatsa bize. Kaç haksızlığın, hırsızlığın, ihale vurgununun, adaletsizliğin bedelini ödeyen gariban inliyor sana dinletsem

Ben bu yoldan dönmem sevdiğim. Ne ben değerliyim bu halktan ne benim evlatlarım. Dedi ve oturdu yerine Kejanov. 
​​​​​
Yaz sıcağı toprak ananın renklerini soldurmuş, yeşiller sarıya, kahverengine, kızıla dönmüş, Ruhatav kızgın güneşin yakıcı ateşinde yanıyordu. 

Son birkaç aydır Ruhatav'ın siyasi konularından uzaklaşmış ve kendini şehrin yoksul çocuklarının eğitimine adayan Kejanov ulusal medyanın da katılım gösterdiği dev bir ödül töreni sonrası ofisinin balkonunda akşam karanlığının sokaklara usul usul bulaşısını izliyordu. 

Tüm dünya tek bir bulaşıya covid - 19 (corona) bulaşısına odaklanmış, ne olduğu bilinmeyen bir virüs dünya çapında milyonlarca insanın canını alıyordu. 

Evet, tüm dünya tek bulaşıya odaklanmıştı ama Ruhatav ve Ruhatav siyaseti insanlık adına  utanç verici herşeye bulaşmıştı. 

Demli çayını yudumlarken Kejanov peygamberler şehri olarak ün salan Ruhatav'ı esir almış fuhuş bulaşısını düşündü. 

Köşe başlarında mülteci kadınlar üç kuruşa pazarlanıyor, rezil, iğrenç pazarlıklarda insanlık boğazlanıyordu. 

Sonra hafif esen akşam seheri ile irkildi Kejanov. Ciğerini kör bir bıçak ortadan ikiye böldü. Çünkü fuhuş sadede sokaklarda paralı pazarlıklara değil, meslektaşı olmaktan utandığı bazı gazetecilerin ofislerine, ciğerlerine bulaşmıştı. 

Tetikçiliğini yaptıkları isimlere iş arayan zavallı kadınları, kızları pazarlayan benamusovlardan tutun da, torunu yaşındaki işsiz kızlara whatsapptan cinsel organını gönderen şerefsizovlara kadar uzanan geniş bir fuhuş bulaşısı vardı şehirde. 

RETÖCÜ GAZETECİ BULAŞISI! 

Büyük Rusya henüz üç beş yıl önce 254 sivil vatandaşını kurban verdiği RETÖ Terör örgütünün kanlı kalkışmasının acılarını yaşarken, 636 bin öğretmen, savcı, doktor, polis, asker, hemşire bu gerekçe ile işten ihraç edilmiş, yargılanırken Ruhatav RETÖ Terör örgütünün kripto gazetecilerinin cenneti olmuştu. 

RETÖ örgütünün basın yayın organı olan RAMAN ve RATAF gazetelerinin resmi temsilcisi Mustanov Vızvız Arnıof içeri alınıyor ama Ruhatav da bir amir onu kurtarıyordu. 

Sitesi aynı gerekçe ile kapatılan, dönemin REŞİLÇAMOF sinema eskisi aktiristi pazarlayıcısı diğer RETÖ gazeteciyi de bazı siyasiler karakoldan kurtarıyordu. 

RETÖ'nün resmi dernek başkanları makamlara atanıyor, RETÖCÜ gazeteci yanına komşu şehir olan RARDİN-li birini almış adeta belediyeleri haraca bağlıyordu. 

Ruhatav RSB Ruhatav Sanayi Bölgesi müdürüne "Mustanof Vızız Arniof geliyor 25 bin ver! Cengsizof Aksanof geliyor şu kadar verin" mesajları geliyordu bir yerlerden. Bu iki zırtıkov  başkent Moskova'da Ruhatav Tanıtım Günleri adı altında milyonu aşan paraları da zula ediyordu. 

Arkaları güçlüydü ikisinin... 

Bu ülkenin masum öğretmeni, doktoru, lise çağındaki askeri velhasıl sesi çıkmayacak garibanı iftira ile işinden olurken, Retullahof Hocazinaov Efendinof'a övgüler dizen RETÖCÜ gezteciler paraya para demiyordu. 

İhaleler RETÖCÜLere veriliyor, teşkilatlara onlar seçiliyordu. 

Sorsan Rusya ve Ruhatav'da RETÖ terör örgütü ile mücadele ediliyordu. 

REDAŞ BULAŞISI! 

Ekonomisi ve geçimini asırlardır Tarım ve hayvancılık üzerinden idame eden Ruhatav ve Rezopotamya coğrafyası REDAŞ (Ruhatav Enerji Dağıtım A. Ş) 'nin sömürü ve zulmü bulaşısı altındaydı. 

Çiftçinin desteklemelerine bloke koyan, insanlık suçu sayılacak cezalar, fahiş faturalar ile coğrafyayı soyup soğana çeviren REDAŞ Bulaşısı yüzünden halk iyiden iyiye yoksullaşıyordu. 

NEPOTİZM BULAŞISI! 

Ruhatav'ın birçok Parlamenterleri Rus Devlet Başkanı V. Putin'in tüm ikazlarına rağmen nepotizm bulaşısını Ruhatav'a bulaştırmışlardı. 

Sağlık, Eğitim başta olmak üzere kurumların başında parlamenterlerin kendileri veya yakınlarına ihale verecen, liyakat yoksunu isimler vardı. 

HIRSIZ & SATILIK GAZETECİ BULAŞICISI! 

Ruhatav siyasilerinin bazılarının altları ıslak, mok ve çiş koktuğu için onursuz bazı gazetecileri harçlığa bağlamış meydana salmışlardı. 

Son örneği geçmişinde ortağından, parlamenterden, komşusundan tonla kötek yiyen, bir ağabeyini kaybetmiş, diğeri kamyon hırsızlığından hapiste olan kendisi de hırsızlıktan sabıkalı Omerov Totıkov'du. 

Omerov 8 tane çakma site açmış, belediyeleri sömürüyor, 50 liraya haber yapıp sağa sola saldırıyordu. 

Akılsızov olduğu kadar ölmüş bir anneye hakaret edecek kadar şerefsizovdu. En önemlisi de Kejanov'a çatacak kadar ahmakovdu.

Hükümetin Ruhatav il başkan yardımcısından aldığı harçlıkla yapmıştı bunu. Kejanov baktı buna ders gerek, ofisinde basıp Kejanov tokatını basıyordu sol yanağına. 

Utanmazovdu, rezilovdu... Susup özür dilemesi gerekirken hala yazıyordu. Kejanov kararını vermişti. Kısa şehir dışı turu sonrası bu kez bacaklarını kıracaktı. 

Demli çayı bitmiş, gecenin artık siyaha çalan saatlerinde şehri düşünüyordu. Yolsuzluk bulaşısı, işsizlik, fuhuş, tefecilik, haksızlık diz boyuydu. 

Ama Kejanov'un bunların tekine karşı sessiz kalmaya niyeti yoktu. 

Devam edecek... 

*İl Başkanı Bahyatinov Yılsızov'a kim, kimler video iftirası attmıştı
*Eyyüpov Nebiyanof'deki batık ROKİ Evlerinin mütehiti kimdi? 
*Üstü örtülen rüşvet skandalları! 
*Hangi gazeteci ihale komisyonundan 350 bin lira aldı? 
*RSB Müdürünün kast ettiği belediye başkanı kimdi? 
*Ruhatav'da HASTIROV Ve SPYYANOV parti eskileri neden ilçe başkanı yapılmak isteniyordu? 
​​​​​​*Başkent Moskova'da metresleri paraya boğan belediye başkanı kimdi? 

​
Not: Bu hikayede adı geçen şehir, mekan, isim ve olaylar tamamen hayal mahsülü olup Rus edebiyat denemesidir. 

He, öyledir öyle...