Ekrem Arpak

Ekrem Arpak

EKREM-CE

NERDEN BAKARSAN REZALET!

15 Mart 2022 - 17:06 - Güncelleme: 15 Mart 2022 - 18:08

Coronavirüs pandemisi ile sarsılan dünya, küresel bir ekonomik ve sağlık krizlerinin yaralarını sarmadan; Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması krizleri büsbütün derinleştirdi. 
En yalın örneği: Savaşla uzaktan yakından ilgisi olmayan ülkemizde başta akaryakıt ve ayçiçek yağı olmak üzere; fiyatların fahiş oranda yükselmesi diyebiliriz. 

Elbette bu olumsuz gelişmelerin hayatlarımıza pahalılık olarak dönmesine neden olan, özellikle bizim coğrafyamızda enerji şirketlerinin bel büken, fahiş hatta hukuksuz olarak adledilen fiyat politikası, uzun süren kuraklık, akaryakıt zamları, doların uçması, emlak ve inşaat sektörünün tıkanma noktasına gelmesi, pandemi ve savaşa paralel olarak iç ve dış turizm ile ithalatın derin bir krize girmesi gibi enflasyon canavarını daha da büyüten sayısız kalem sıralayabiliriz. Bu zamlar ve hayat pahalılığı üzerinden hükümeti en sert haliyle eleştirebiliriz amaaa! 

Elbette sizlere Hazine ve Maaliyeti Bakanımızın gözlerindeki ışığa tutunun, hayat çok güzel demeyeceğim ama birazda kendimizi sorgulama vakti gelmedi mi?

Evet, ama önce bir dönüp kendi özeleştrimizi yaptık mı? "ne yapıyoruz, bu krizler karşısında esnaf, köylü, kentli, iş insanı, işçi, emekçi, anne baba olarak ne yapıyoruz?" Diye sorduk mu kendimize? 

Sizlere memleketim Şanlıurfa özelinde yaşadığım birkaç örnekle bu krizleri kendi ellerimizle nasıl derinleştirdiğimizi anlatmak isterim. 

1- Haliliye, Bahçelievler'de ofisim var. Beni tanıyan herkes çay hastası olduğumu bilir. Gelin görün ki, bu semtte yer alan ŞOK, BİM ve diğer AVM'lerde 13 gündür şeker yok! 
Dün birine uğrayıp, şekerin ne zaman geleceğini sordum. 

-Abi yarın gelecek dediler. 
Sabah. 09:00'da markete gittim. Yarım ton şeker gelmiş. Aman Allah'ım! Resmen izdiham var. Sıra bana gelene kadar şeker tükendi! 

Benden önceki adamın elinde 5 Kg şeker var. Kasiyer:

-Efendim, ancak 1 Kg alabilirsiniz! 
Deyince adam:
-Bir dakika! 

Dedikten sonra dışarıda bekleyen annesini, eşini, oğlu ve kızını çağırıp her birine 1'er Kg aldırdı. Kasiyerin:

-Beyefendi, bakın sırada bekleyenler var. Ailece almanız ne kadar doğru? 
Sorusuna adam, 70'li yaşlardaki 40-50 yıllık annesini, en az 30 yıllık eşini, iki evladını tanımadığına dair şeref namus yemini etti. 

Şimdi bakınız; haftalardır AVM'lerde yaşanan ayçiçek yağı izdihamlarını görüyoruz. Daha öncede sokağa çıkma yasaklarında çikolata kuyruklarına bile tanıklık ettik. 
Bir ürünün fiyatı nasıl yükselir? 

1- Ürünün piyasadaki varlık oranı/sayısı
2- Stoklamak sureti ile karaborsaya düşmesi. 
Yahu, hükümeti eleştrelimde, stoğu doymayan gözlerimiz ile biz vatandaşlar yapıyoruz, biz... 

Ulan birkaç kiloluk şeker için şerefini, namusunu ortaya koyup aileni tanımadığını iddia etmek en büyük stokçuluk, ahlaksızlık değil mi? 

2- Günlerdir Şanlıurfa'da satın alacağım, olmadı kiralayacağım bir daire arıyorum. Geçenlerde Karaköprü 35 denen mevkiinde bir daireye baktım. 

2+1 kıç kadar bir yer. Fiyatı 2 milyon! 
Önce şaka sandım ama adam gayet ciddiymiş. Özelliğini sordum:

-Manzarası var abi! Dedi. Manzaraya baktım. Kuru bir tepeye bakıyor. Şaka değil ha... 
Bahçelievlerde bir daireye baktım. Bina yaşı minimum 25. Daireye köpek bağlasan durmaz. Alsan, oturulur hale gelmesi için en az 250 bin harcamam lazım. Fiyatı 750 bin! 

3- Şanlıurfa'da cafe, lokanta ve diğer alışveriş mekanlarında sallapati, vicdan yoksunu, fahiş fiyatlar var. 
Örneğin, son yıllarda hayatlarımıza giren ve israftan başka bir işe yaramayan serpme kahvaltılar... 

Masalara renkli ve şık tabaklarda servis edilen:

1 adet yumurta
2 dilim kızartılmış biber
2 dilim kızartılmış patates
2 dilim kızartılmış patlıcan
2 dilim ne olduğu belirsiz ot
2 dilim salatalık
2 dilim domates
10 gram kaşar
10 gram otlu peynir
10 gram bal
10 gram kızartılmış biber salçası
10 gram reçel
10 gram biber ve baharatlı nohut
1 dilim salam
1 adet sosis

Urfa şivesi ile ''Ma xerdır xer? Ma bu masada kıtlıktan çıkmış koyun sürüsü mü otlayacak?'' Yahu ne çabuk unuttuk sabahları elleri nasırlı annelerimizin binbir yoklukla bakkaldan naylon poşetlerde, borç defterine yazdırdıkları ve önümüze koydukları az biraz yoğurt, 2 yumurta, yağda kızarmış biber salçası ile karnımızı tıka basa doyurduğumuz ama birbirimize ihanet etmediğimiz, birbirimizi satmadığımız, birbirimizin acılarına, sevinçlerine saygı duyup paylaştığımız, bölüştüğümüz yer sofralarındaki insan olma hallerimizi? 
Nedir bu görmemişlik, açgözlülük, birilerine şatafatlı bir hayatı yaşıyorum mesajı verme kaygımızın altında yatan psikolojik ruh halimizin nedeni?

Masaya bakınca kendini kral sanırsın lakin toplam maaliyeti 15 liralık bir süsleme sanatından ibaret... 

Ki çoğu israf ediliyor diyeceğim ama tüm mekanlar yapmasa bile parasını ödeyip ziyan ettiğiniz o tabaklar sizden sonra başkasına da satılıyor. Yani insan sağlığı ilede oynanıyor. Yani bizim paramızla bizi zehirliyorlar! 

YUH ARTIK! 

Hepiniz yaşamışsınız ama ben çok yaşıyorum... Çevresi geniş bir adamım ben. Bir cafede oturduğumda masamda minimum 5-6 misafir oluyor. 
Bakınız, ben de garsonluk yaptım. O yüzden o emekçilere hürmetim vardır ama pat diye masaya tanesi 5 liradan 0,25 litrelik sular konuluyor. Sular içilmediği halde hesaba fatura ediliyor ve siz hiç yere 40-50 lira ödüyorsunuz. 

Be vicdansızlar! O suların maaliyeti taş çatlasın 40 kuruş. Sonra neden içmediğim suyu ödetiyorsun. 

Ayrıca:
1 çay 7 lira! 
1 mercimek çorbası 40 lira! 

Yahu, yıllarca çay ocaklarında, kırathanelerde ekmeğimi kazandım. O bir bardak çayın maaliyeti 35 kuruşu aşsın kellemi koparır önünüze atarım!

Haydi %300 kar koyun. Haydi enflasyon canavarı bellerinizi bükt hayat pahalılığı, elektrik, doğalgaz, personel, muhasebe, kira, SGK derken %500'de ordan koyun. Yahu yine o çayın fiyatı kıçını yırtsın 2 lira be!

Vicdanınız kurusun be! Şimdi bu aç gözlüğün, fırsatçılığın günahını hükümete mi yükleyeceğiz? 

Sorsan: Dolar diyecek, akaryakıt zammı diyecek. Ulan onlar düştüğünde kuruş düşürüyor musunuz? 

TURİST GELECEK ÖYLE Mİ?

Gelelim şehirdeki otellerin hallerine... Göbeklitepe sonrası bu şehre turist akın etsin diye yapmadığımız reklam, anlatım, çaba kalmadı. Ee, sonuç: Otellerimizde oda fiyatı gecelik 450-500 oldu beyler...

Havaalanından taksiye binen turist şehir merkezine 250 lira ödüyor! 
Üstelik şehirde turistin rahat edebileceği doğru dürüst restorant, cafe, otel de yok...
Sonra, ''Efendim; turizm patlamıyor...'' Yahu sizlerin şişkin karnı patlayacak neredeyse. Bu kafayla turizm patlamaz.

GÜLPINAR NE YAPSIN & SİYASİLER NE YAPSIN?

Şehir milleti olarak kabahati siyasilere atmanın ustasıyız... Kaldı ki bu ülkede siyasetin bu kadar içselleştirildiği, şehir halkının bu denli siyasetin merkezinde ama illede algı operasyonlarının parçası olduğu başka da bir şehir yok.
Olsun...

Haydi haklıyız diyelim...

Bu şehirde siyasileri benden başka ve benden daha ağır eleştirende yok ama el insaf yahu. Biz ne yapıyoruz, biz?

Yıllardır Coğrafyamızın çok şey beklediği M.Kasım Gülpınardan şehri etkisi altına alan her türlü kirlilik ile mücadele etmesini, masaya yumruğu vurmasını bekliyor, mütemadiyen çağrılarda bulunuyoruz.

Yahu, bu açgölülük, bu birbirimize ola düşmanlığımız, bu Müslüman kimliği altında acımasız sömürü anlayışımız karşısında Gülpınar ne yapsın, diğer siyasetçilerimiz ne yapsınlar?
Sen doları bahame edip 300 liralık evine 600 bin etiketi koyup cuma namazına giderken Gülpınar ne yapsın, Fakıbaba, Özcan, Cevheri, Yıldız, Beyazgül ve diğerleri ne yapsın?

Sen 1 dönüm arazi için kardeşine, amcana, dayına, babana, yeğenine ve hatta evladına ölüm yağdırdıktan sonra, Gülpınar ne yapsın ha?

Sen evlatlarını sokağa salıp, anne babalık yapma, madde bağımlılığının, terörün ellerine düşmelerini seyret; sonra çık:

-Efendim, M.Kasım Gülpınar temiz adamdır, cesurdur, güçlüdür. Gençlerimiz için neden bir şey yapmıyor? diye hesap sor.

Yahu önce sen evladına sahip çık sen! Kaldı ki, babasının, amcasının, dayısının, annesinin, abisinin, ablasının sömürüye, yalana, dolana, algı operasyonlarına malzeme olduğunu, uç kuruşa birbirlerini sattıklarını gözlemleyen gence M.Kasım Gülpınar, şehrin valisi Abdullah Erin, BŞ Belediye Başkanı Beyazgül, diğer milletvekilleri, belediye başkanları mı öğretecek dürüst, namuslu, erdemli olmayı?

Hadi canım siz de...

Geçtik bıyıkları terlelemiş körpe beyinli bebelerimizi, gençlerimizi. Bu şehirde en ufak makama oturur oturmaz davasını satan veya partisinden güç alıp makamını rant merkezi haline getiren kelli felli adamlara Gülpınar ne yapsın, diğerleri ne?

Şehir günlerdir ucube bir petrol arazisi hikayesi ile çalkalanıyor. Herkes biliyor ki; o arazi ne ahlaka ne siyasi etiğe ne adalete ne vicdana sığmayacak kadar kirli bir proje...
Şimdi, Gülpınar ne yapsın o projenin hala geçmesi için encümenlere baskı yapan siyasiler cirit atarken?

Sözde projeyi eleştirirken, projenin asıl sahiplerine dokunmayıp tüm algıyı BŞ Belediye Başkanına yıkarak dürüstlük taslayanlar yine bizler değil miyiz? Ee, bir yanlışı anlatırken bile rantı, pisliği, çıkarı doğru gibi yansıtan ve BŞ Belediye başkanına düşmanlıkla saldırmasını destekleyen bizler değil miyiz?

Beyler; M.Kasım Gülpınar dediğiniz, bu hayatın tek bir anında zerre kadar kirlenmişliğe bulaşmamış, para, makam, rant, çıkar uğruna GÜLPINAR soyasına zarar vermemiş ama kendi bilgi birikimi ile tertemiz bir siyaset anlayışı benimseyerek büyümüştür.
Gülpınar'ı açgzlülüğümüz, hırslarımız, kirlenmiş çıkar ilişkilerimiz yüzünden yapamadığı, yaptırmadığımız hizmetler üzerinden değil, yapmadıklarıyla verdiği değerli mesajlar üzerinden değerlendirin derim.

Mesela, o petrol ucubesi gibi projelerde adı geçmedi.
Mesela yol arkadaşlarını, partisini, liderini kendi çıkarları uğruna satmadı.
Mesela akrabalarına torpil yapıp makam, ihale, iş, aş verdirmedi.
Mesela STKları kendi siyasetinin rant bahçesine çevirmedi.
Messela fakir fumaranın rızkından çalıp milyonluk villalar dikmedi.
İmar oyunları ile kendisine, yakınlarına tek bir dönüm, metrekare arazi sağlamadı.
İşte bu yüzden, yani bizler hayatı kendi coğrafyamızda yaşanmaz hale getirirken başta M. Kasım Gülpınar olmak üzere; diğer milletvekilleri, bürokratlar, vali, belediye başkanlarına hesap soramayız.

Önce biz silkelenecek sonra onlardan bekleyeceğiz.
Bakınız, sabah bir twit atarak dedim ki; bu şehir ancak:

1- Öğretilmiş akraba düşmanlığına son verdiğimiz, birbirimizi sevmeye başladığımızda,
2- Kasım Beyin ifade ettiği gibi, gerçek birer Müslüman olarak yaşamaya başladığımızda,
3- Birbirimizin diline, dinine, rengine, partisine, ideolojisine, ırkına, makamına, duruşuna saygı duyduğumuz gün,
4- İllede birbirimize sevmeye başladığımız ve 
5- Vizyonu, entelektüel altyapısı, bilgi birikmi, vicdanı olan doğru siaysetçilerle yürümeye başladığımızda kurtulacak.
Ya bunları başaracağız ya batacağız, ötesi yok.

BÜROKRAT KIYIMI!

Ahmet Eşref Fakıbaba'nın GTH Bakanlığında ayrılması süreciyle başlayan Şanlıurfalı bürokrat kıyımı son sürat devam ediyor!

Önce Uğur Büyükhatipğlu, Habip Aslan, sonra Emin İzol, İbrahim Akbaş, Halil Esin derken Selim Bağlı ile devam edeb kıyım, son olarak Nevzat Bügenç ile devam etti.
Böylece Şanlıurfalı bürokratlardan kurulu Ankara kalemizin tüm surlarını yakıp yıktılar! Kimse kaldı mı diye düşürken aklıma önceki dönem milletvekilimiz Mahmut Kaçar kalmış.
Haydi hep beraber Kaçar'a saldıralım ve bulunduğu makamdan alaşağı edelim!
Huyumuz bu...

Biz, birbirimize düşmanız ulan!
Yetmedi mi?

Bizler bu kinin, düşmanlığın esiri olduğumuz sürece Gülpınar ne yapsın, milletvekilleri, vali Erin, Beyazgül başkan ne yapsın?
Arkadaş, nefret ettim kendimden artık. Ben kendimden bile nefret ederken Gülpınar neyimi sevsin Allah aşkına?

Neremizde, hangi taraftan bakarsanız tutarsızlık ve rezalet içindeyiz. Ne yapsınlar ne yapsınlar?

YİNE DE! 

Ama yinede BŞ Belediye Başkanımız Sn. Zeynel Abidin Beyazgül'den ricamdır: Lütfen fiyat denetimleri yaygınlaştırılıp, arttırılsın. 

Ama yine de Sn. Valimizden ricamdır: Uyuşturucu kullanma yaşı düştüğü gibi okulllarımız ve özellikle cafeler satış mağazaları olmuş durumda. 

Ama yinede anne babalardan ricamdır: Evlatlarınıza sahip çıkın ve ama yinede M. Kasım Gülpınar'dan ricamdır: Bu coğrafyanın sana, vicdanına, vizyonuna ihtiyacı var. 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
  • Yorum yazabilmek için lütfen üye girişi yapınız.