Ekrem Arpak

Ekrem Arpak

EKREM-CE

AMA KADINLAR ŞORT GİYİYOR & BEYİNSİZLER!

26 Haziran 2023 - 21:03 - Güncelleme: 26 Haziran 2023 - 22:30

İnsanoğlu tarih boyunca milyonlarca kayıp verdiği sayısız hastalıkla uğraştı. Kanser, alzheimer, haşimato, verem bunlardan sadece birkaçı. Küresel çapta 7 milyon insanın yaşamını yitirdiği Coronavirüs pandemisi bunun son örneğiydi.

Zaman zaman bu tür hastalıkların tedavisini bulduğunu iddia eden bazı bilim adamlarının öldürülmüş bulunması akıllara ilaç sektörünün dev firmalarının tedavi gelişimine engel olup olmadığı sorusunu getirmiyor değil ama henüz bu bağlamda kanıtlanmış bir vaka yok elimizde.

Sağlık sektöründe hal böyle iken ben aslında insanoğlunun pek üzerinde durmadığı ama vaka sayısında patlama anlamında ülke olarak dünya birincisi olduğumuzu iddia ettiğim bir başka hastalığı kaleme almak istedim bugün. Bence bırakın tedavisini, gerçeklerden kaçtığımız için tanısı bile konulamayan beyinsizlik çağımızın en tehlikeli ve ölümcül hastalığıdır.

İnsanoğlunu yeryüzünde var olan diğer tüm canlılardan ayıran en büyük özelliği düşünebilme, konuşabilme ve karar verebilme yetisidir. Bu yeti Allah tarafından sadece insanlara bahşedilmiş olup maalesef zamanla insanı dünyanın en vahşi yarattığı haline getirmiştir.

Evet, sadece insanoğlunun düşünebilmesi diğer canlıların kafataslarında beyin olmadığı anlamına gelmiyor. Mesela her hayvanda farklı gramlarda, o beynin içinde yer alan farklı görevleri olan (düşünme, kayıt etme, görme, hareket ve benzeri) lobların etkinliğidir.
Ben beyinsizleri üçe ayırıyorum:

1- DOĞUŞTAN BEYİNSİZLER!

En zararsız hastalıklı türüdür. Halk dilinde deli tıp dilinde akıl hastası deniyor. Zaman zaman toplumda bazı rahatsızlıklara, tatsız olaylara sebep olsalar da art niyet beslemedikleri için kontrol altına alınabilen tek beyinsizler türüdür.

2- CEHALET BEYİNSİZLERİ!

Beyinsizler türünün en kolay yönetilebilen ve sürü psikolojisine sahip olduklarında toplumsal bir yok oluşa varan sonuçlara sebep olacak kadar tehlikeldirler. Bu türün çoğunluğu aslında normal bir insan olarak dünyaya geldikleri halde bazen devlet politikaları, siyasi kaygılar veya coğrafik özellikler, imkansızlıklar yüzünden kafatasları içindeki beyni adeta felç ederler ve maalesef tüm yaşamlarını üstelik kendileri farkında olmadan beyinsizlik hastalığının mahkumu olarak sürdürürler.

3- OKUMUŞ BEYİNSİZLER!

Beyinsizlik hastalığının en tehlikeli olanı tam da budur. Bunların arasında ülkemiz ve dünyanın sayılı saygın üniversitelerinde okumuşunun bile gram beyni yoktur veya kiraya vermişlerdir.

Gelin beyinsizlik hastalığına birkaç somut örnek vererek konumuzu daha da açalım.
Tıp eğitimini Amerika'nın saygın üniversitelerinden birinde tamamlayan bir vatandaşımız İsviçre'ye yerleşir. 25 yıl sonra bir arkadaşı kendisine mesaj atar ve sorar:
-Arkadaşım, İsviçre nasıl bir ülke?

Cevap beyinsizliğin nirvalarından birisidir.

-Nasıl anlatayım kardeşim; burada 25 yıldır ekmek aynı fiyata satılıyor. Adaletsizlik yok, haksızlık yok, hırsızlık yok, faiz yok, tefecilik yok, kadın ve çocuk tecavüzleri yok, ırk, mezhep, din, dil ayırımı yok ama işte maalesef burada kadınlar kısa şort giyiyorlar!
Beyinsizlik böyle bir şey işte. Aklı dini sömürüler, hurafaler ile felç edilmiş vaka; içinde bastırdığı ve zamanla sapkınlığa dönüşen dürtüleri ile haraket eder. O dürtüler yüzünden yaşamındaki hiçbir güzelliği göremez...

Bunun en çarpıcı yansımalarından birisi Ortadoğu'dan Avrupa'ya göçtür. Mesela Suriye iç savaşı sonrası Müslüman Suriyeli kardeşlerimizin neden Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt ve diğer Müslüman ülkelere değil de gavur dedikleri Avrupa ülkelerine gitmeye çalıştıklarını düşünüz mü?

Gelin size çarpıcı bir örnek daha vereyim. Bir tv kanalı muhabiri sokak ropörtajı için orta yaşlı bir ablamıza mikrofon uzatır ve sorar:
-Yerel seçimde hangi partiye oy verdiniz?

Aplamızın cevabı oldukça nettir. Tabii ki Erdoğan'a oy verdim. 

-Neden?
-Çünkü İstanbul'da yaşıyorum. Sağolsun Erdoğan mahalle içine kadar tüm yollarımızı yaptı. Çöp sorunumuz yok. Çocuklarımıza burs bağlandı. Hayat çok daha yaşanır hale geldi. 
Şaşıran muhabir aplamıza bir şey hatırlatır. 

-Oyunuzu Ak Parti'ye verdiğinizi söylediniz ama İstanbul BŞ Belediye Başkanı CHP'li Ekrem İmamoğlu.

Kararlı bir şekilde;

-Hayırrr! Diyor aplamız. İmamoğlu Ak Partilidir.
Şimdi bu aplamız tam bir beyinsizdir mesela. Bence tükettiği oksijen nedeniyle dünyaya fazlasıyla zararlıdır. 

84 Milyon içerisinde özellikle son yıllarda yaşamlarımız üzerinde kültürel, ahlaki, ekonomik anlamnda ciddi tahribata sebep olan siyasal İslam etkisi ile çok fazla beyinsiz üremeye başlamıştır.

Kahramanmaraş depreminde yakınlarını sarıp defnedecek kefen bulamayanların milyonluk villası, 100 milyonluk külliyesi, eşine özel makam aracı ve özel tahsis ettiği iddia edilen Diyanet Başkanını eleştirdiğimizde bizi din düşmanı olarak hedef göstermeleri tam da beyinsizliğin nirvanasıdır.

Bu yılki bütçesi 35 milyar olan ve zevki sefa içinde yaşayan Diyanet İşleri Başkanının çıkıp ''Yoksullar peygamber efendimize komşu olacaklar...'' diyor ve biz buna karşı çıkınca din düşmanı oluyorsak işte beyinsizliğin ölümcül bir virüs gibi yayıldığının belgesidir.

URFA'DA BEYİNSİZLİK VAKALARI!

Maalesef memleketim Şanlıurfa'da beyinsizliğin üç türü de giderek yaygın hale gelmiş durumda. Bakınız; geçenlerde Türkiye'de okuma yazma oranları bakımından illerin sıralaması açıklandı. Şanlıurfa nüfusunun %8.1'nin okuma yazma bilmiyor olması ile en geri kalmış ilimizdi.

Yine 973 ilçemizin gelişmişlik oranları açıklandı. Akçakale 973 ilçe içerisinde 974'üncü bile olabilecek kadar geri aslında ve maales 13 ilçemizim 6'sı son 10'da hepsi de gerilerdeydi.
Tabii ki Şanlıurfa'nın var olan sorunlarını sadece eğitim ve geri kalmışlık üzerinden okumak büyük hata olur.

Bugün resmi sayıları 674 bin, gayri resmi olarak 1 milyon oldukları varsayılan Suriyeli göçmenlerin Şanlıurfa'nın en temel sorunlarından birisi olduğunu sötlersek hata etmiş olmayız herhalde.

Bu mülteci ve daimi misafirlerimizin şehrin kültürel yapısına verdikleri zararın haddi hesabı yok. Fuhuş, hırsızlık, cinayet vakalarındaki artış belirgin bir şekilde sayılara yansıyor.
Askerlikten, sağlık ve eğitim giderleri ile vergiden muaf olan bu arkadaşların şehrin ara sokaklarında açtıkları kaçak kürtaj ve diğer sağlık merkezleri ölüm saçıyor ama maalesef çıt yok.

Toplu halde hareket eden bu zatlar şehrin kalbi olan Topçu Meydanında bizim çocuklarımıza vahşice saldırabiliyor, ruhsatsız iş yerleri açabiliyorlar.

İkametgahlarını tespit etmek mümkün olmadığı için özellikle GSM operatörleri üzerinden yapılan dolandırıcılığın merkezi olmuş durumdalar.

Şanlıurfa'nın bir diğer sorunu ise liyakatsiz, nepotist, rant müptelası, cahil ama köylü kurnazı siyasetçi sayısındaki patlamadır.

Makam ve devletin sağladığı imkanlarla her türlü sapkınlığı, ihale vurgubu, algı operasyonu, hırsızlık yapan bu beyinsizler maalesef Şanlıurfa Halkını dini sömürü üzerinden esir almaktadırlar.

Türkiye'nin 7. büyük şehir belediyesi, Tarihin sıfır noktası, medeniyetin beşiği ve peygamberler şehri olan Şanlıurfa halkı bugün hala tedavi olmak umudu ile Diyarbakır ve Gaziantep yollarında can vermektdir.

Bizim şehrimizde hala 60-65 kişilik dersliklerde eğitim göremeyen çocuklarımızdan üniversitelere girişte başarı beklemek gibi tuhaf huylarımız var.

Sel felaketi bu şehrin merkezinin bile alt ve üstyapı anlamında ne halde olduğunu gözler önüne sermiştir. Yazdıkların şehrin temel sorunlarının sadece birkaçı ama ilginç olan ne biliyor musunuz; Ekrem Arpak bu sorunları kaleme aldığı zaman beyinsizler ordusunun linçine, yargı üzerinden baskısına maruz kalmaktadır.

Çünkü onlar da Ekrem Arpak'ın kendileri gibi bir beyinsiz olmasını istemektedirler çünkü onlar da beyni, irade gücü, vicdanı, merhameti, adaleti elinden alınmış bir Şanlıurfa hayal etmektedirler.

Geçenlerde bir ilçe belediye başkan yardımcısının şehre atanan farklı meslekteki bayanları önce takip edip sonra özelden taciz ettiğine dair şahsıma gelen bir ihbarı paylaştım.
Gerçi bu şahsın sapkın olduğunu zaten biliyordum. Gerçi bu şahsın sadece sapkın değil; makamı sayesinde eşini, oğlunu, yeğenlerini, kardeşini hangi kurumlarda işe koyan bir kan emici olduğunu da biliyordum ve gerçi bunun gibi birkaç onursuzun daha olduğunu da biliyordum ama bazı beyinsizler bana saldırıp

-Belge yayınla belge! Dediler.

Onlara şunu söylemek isterim. Ulan ahmak herifler; bu ülkede Sedat Peker denen adam 3 yıldır belge yayınladı. Sonuç?

Hadi geçtim Sedat Peker'i; bu şehirde porno videoları yayıldı, izlediniz de ne oldu?
Tekiniz çıkıp; ''ulan terbiyesiz adam bize ahlak, bize din, bize iman dersi veriyordun. Ulan bu ne hal?'' diye sorabildi mi? Hakkındaki iddialara dair soruşturma istedik mi?
Sevgili Dostlar; çağımızın vebası beyinsizliktir. Çağımızın vebası: Yeryüzüne gelmiş en temiz, en barışçıl, en dürüst dini olan İslamiyet'in makamü rant, para uğruna her geçen gün biraz daha kirletilerek zarar görmesidir.

Bakınız; bizim şehrin ve ülkemizin meselesi kimin ne giydiği, nasıl yaşadığı değil, yaşadığımız beyin göçüdür.

Ama kadınlar şort giyorlar diyen adamın varlığıdır asıl tehlike...


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
  • Yorum yazabilmek için lütfen üye girişi yapınız.