Büşra Baydoğan

Büşra Baydoğan

Büşra Baydoğa

İÇiMİZDEKİ ÇOCUK!

22 Temmuz 2021 - 22:47 - Güncelleme: 22 Temmuz 2021 - 22:56

Bugün ay, her akşamki ışıltısı ile süslemiyor durgunlukları. Muhtemelen sabah güneş de her günkü parlaklığı ile doğmayıp yerini mahçubiyete bırakacak. Ağaçlar yine hergün binlerce yolcuyu uğurlayacak. Öyle ya da böyle bu zaman bir şekilde akacak. Unutacak insanoğlu, büyüyecek. Aslında insan büyüdükçe anlıyor hayattaki en büyük acının büyümek olduğunu. Büyüdükçe başlıyor kendisi ile hiç bitmeyen o iç savaşı. 

Büyüdükçe koyuyor kendisi ile arasına o uzun mesafeleri. 
Sizce büyümek hayattaki en sancılı veda olabilir mi ? 
Ya da büyümek kendini gizlemek olabilir mi ? 
Galiba büyüdükçe kendi içimize doğru bir adım daha atıp, bir duvar daha örüyoruz. O duvarları ördükçe bizler de büyüyoruz. Bana kalırsa asıl ne zaman büyüyoruz biliyor musunuz ? Acıyı en muazzam şekilde kamufle ettiğimiz anda :) ve bunu yaparken de içimizdeki çocuktan, içimizdeki eski bizden yardım alıyoruz. 

    Peşin peşin küstüğümüz yarınlarımız kadar açıktır bazı uyanışlar. Uyanış dediğim kendine geldiğin an olabilir belki de. İşte o uyanışın gücüdür içimizdeki çocuk. Bütün bu anlam karmaşası bizden giden her ihtimale bir çağrıdır belki de. 

Buruk vedalar, 
Sessiz gidişler, 
sonsuz yolculuklar... 

Hepsi ile yüzleştigimiz tek bir an vardır. Sanki o an kaybetmiş gibi, o an gitmiş gibi. İşte tam da o anda yaramazlık yapmaya başlar içimizdeki çocuk. İşte tam da o anda duvarımıza çarpar yüksek dalgalar. Çaresizliğin farklı yüzü ile tanışırız.
Her olayın,
Her nesnenin, 
Hatta her insanın olduğu gibi
Farklı farklı yüzler :) 

  İçimizdeki çocuk hatırlatır çoğu zaman; fotoğraflara sıkışmış gülüşlerimizi, yarım yamalak bir hayalperest oluşumuzu. İçimizde bir yerlerde yalnız duruşunu ve bizim kanadımız altında bize kanat oluşunu. Mesela içimizdeki çocuk çok iyi bilir gözyaşların aynı yerden gelip, farklı yerlere aktığını. Asıl içimizdeki çocuk dile getirir umudumuz olan yaban sözlerimizi. Asıl o yön verir, yönünü kaybetmiş boncuklarımıza. O el uzatır, düşüp kaldığımız yere. Kılıcını o sallar sudan şeffaf acılarımıza.

O görür,
O dinler...

  Tutunmak için bir yerlerden, o çocuğa kulak vermek en doğrusu belki de... 
Muhtemelen hüzünlüdür biraz ama, Şems hep ne der; hüzün iyidir. :) 
   Şimdi içimizdeki çocuğun gönlünü alma vakti; 

Şu an ne yapmak ister ? 
Yarın nereye gitmek ister ? 
En çok neyi merak eder ? 
Son soru; 

En çok hangi rengi sever ? :) Benim içimdeki çocuk yeşile bayılıyor. O halde içimdeki çocuktan içinizdeki çocuğa, yeşilin binbir tonu ile selam olsun... 
    Kötülüğü bilmeyen o çocuklara selam olsun... 
    Hep sevgiyle, hep iyilikle, hep içinizdeki çocukla kalmanız dileğiyle...

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
  • Yorum yazabilmek için lütfen üye girişi yapınız.