Büşra Baydoğan

Büşra Baydoğan

Büşra Baydoğa

BENİM SONBAHARIM!

19 Ekim 2020 - 22:07 - Güncelleme: 19 Ekim 2020 - 22:12

İnsan hayatında ilkler çok depğerlidir ve unutulmazdır. Arpak Medya gibi çatısı altında bulunmanın dahi insanın omuzlarına ağır sorumluluk yüklediği bir mecrada köşe yazarlığına imza atacağım ilk günün derin heyecanı ve sevinci içindeyim. 

Bu vesile ile başta Ekrem Arpak hocam olmak üzere tüm Arpak Medya ailesine teşekkür ederken, sizlerle buluşuyor olmanın mutluluğu içindeyim. 

Ekrem Bey ile bugün, yazacaklarım hakkında konuşurken bana; gündemi takip edip, gündemle alakalı yazılar yazmam tavsiyesinde bulunmuştu... 

Baktım da, benim sağım solum önüm arkam "Sonbahar" yani gündemim sonbahar... 

Bu arada gündeme ne kadar ilgili olduğum tartışılır aslında!  Fakat sonbaharda ayrılık var ve ayrılık her insanın daimi gündemi değil midir ?

Bundan mıdır bilinmez, sonabahara hüzün ayı deyişimiz diye düşündüm. Evet kalbimce bundandır. Ayrılık var sonbaharda... 

Yapraklar ayrılır dallarından, acaba dallar mı gücünü kaybedip bırakıyor, yoksa yapraklar mı ayrılığı göze alıp çekip gidiyor. Oysaki; Tebrizli Şems yaprağın, toprağa aşık olduğunu söyler. Hasretinden sarardığını kabul eder. Kalbimce yaprak ayrılığın birgün geleceğinden sarartır benzini.

Şuan karşımda olsa Tebrizli Şems ve ben ona desem ki; "Hayır, yaprak dalına aşık" . Sonra yine düştü hatrıma; yaprak düşmeden önce, dalına fısıldar: " Yine geleceğim" diye.  Toprak seviniyor mudur bu ayrılığa?

Belkide yaprak, toprağın sesizligine uğruyor usulca... 

Yaprağın gidişi nasılda yalnızlaştırıyor dalını. Görmüyor muyuz sanki ayrılığının acısını köklerine kadar işlediğini.  Neden sarıdır sonbaharın rengi? Neden bulutludur yüreği , nemlidir gözleri? Acının rengi var mıdır ki?  Kalbimce doğa, acısını sarıyla, sevincini yeşille anlatıyor. 

Peki, biz insanlar hangi renklere saklanıyoruz? Ne zaman yaprak döküyoruz, yani ne zaman vazgeçiyoruz? 

Belkide mevsiminden çok önce döküyoruz yapraklarımızı. Belkide her güze yaprak heba eden baharlarımıza sağır ediyoruz kulaklarımızı. Belkide bir ağaç kadar direnemiyoruz hayata, bir yaprak kadar yeniden çicekleneceğimizi umut edemiyoruz. 

Peki biz kaç mevsimden sonra acının rengine bürünüyoruz? 

Kaç vazgeçmişlikten sonra bulutlu oluyor yüreğimiz ya da kaç kapanan kapıdan sonra nemleniyor gözlerimiz? Sararmak ve de yeşillenmek insana uydurulmuşken, doğa da nasılda güzel duruyor. Dönelim yine kendimize, bakalım da biz kalbimize öğrete bilmiş miyiz sonbaharı? 

Bu gidişin bir de filizlendiği ömür var diye hiç ezberletmiş miyiz kalbimize? Yine bir soralım bakalım mücadele etmeyi sevdirmiş miyiz hayallerimize? Ama mevsiminden önce yaprak dökmek yakışmaz hiç bir yüreğe. Yaprak düştüğü anda mı giyinir umudu yoksa daha taaa tohum iken mi taze tutar?  Sonbahar ayrılık, her ayrılık yeni bir umudun eşiği. 

Sonbarımmm...

Umudumun sesi... 
Bir yaprak kadar umutlu olmanız ve her yaranın birgün mutlaka yeşilleneceğine inanmanız ümidiyle, 

Umutlu yarınlar ...

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
  • Yorum yazabilmek için lütfen üye girişi yapınız.