Şanlıurfa Harran Üniversitesi Hastanesinde Otizm Hastalığına Dikkat Çekildi!
Şanlıurfa Harran Üniversitesi Hastanesi’nde Nisan ayının ‘Otizm Farkındalık Ayı’ olması dolayısıyla stant açılarak bilgilendirme yapılırken, Doç. Dr. Fethiye Kılıçaslan Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) ile ilgili açıklamalarda bulundu
Şanlıurfa Harran Üniversitesi Hastanesi’nde Nisan ayının ‘Otizm Farkındalık Ayı’ olması dolayısıyla stant açılarak bilgilendirme yapılırken, Doç. Dr. Fethiye Kılıçaslan Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) ile ilgili açıklamalarda bulundu
Şanlıurfa Harran Üniversitesi Hastanesi, başarılı sağlık hizmetinin yanı sıra yaptığı etkinliklerle sağlıklı yaşam konusunda dikkat çekmeye devam ediyor. Nisan ayının ‘Otizm Farkındalık Ayı’ olmasından dolayı hastane girişinde bilgilendirme standı açıldı. Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Serap Satış, başhemşire ve personel tarafından hasta ve hasta yakınlarına otizm hastalığı konusunda bilgilendirme yapıldı.
Harran Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Fethiye Kılıçaslan ise Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) ile ilgili açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Kılıçaslan, Otizm Spektrum Bozukluğunun (OSB) belirtilerinin erken çocukluk döneminde ortaya çıkan, sosyal etkileşim ve iletişim becerilerinde bozulmaya yol açan, aynı zamanda kısıtlı ve tekrarlayıcı davranışlarla karakterize olan nörogelişimsel bir bozukluk olduğunu ifade etti.
Doç. Dr. Fethiye Kılıçaslan konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Her geçen yıl otizm görülme oranının arttığını görmekteyiz. Son yapılan çalışmalar her 36 çocuktan birinin otizm tanısı aldığını gösteriyor. Hem dünyada hem de ülkemizde görülen yaygın bir durumdur ve erken teşhis ve müdahale çok önemlidir.
Otizm spektrum bozukluğu, her bireyde farklı şekillerde ve şiddetlerde ortaya çıkabilir. OSB'nin nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi rol oynar. Bu durum, doğum öncesi, doğum sırası ve erken çocukluk döneminde ortaya çıkabilir. Son yıllarda yaşadığımız pandemi ve deprem gibi afetlerden sonra otizmin görülme oranlarının daha da artacağı ile ilgili endişelerimiz bulunmaktadır. Erken teşhis ve doğru müdahale, bireyin yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilmektedir.
Otizm tanılı çocuklar için hem aileleri hem de toplum destekleyici bir ortam sağlamak için çaba göstermelidir. Ayrıca, toplumun otizm konusunda farkındalığının artırılması ve kabul edici bir ortamın oluşturulması da önemlidir.
Otizmde en önemli müdahale ebeveyn katılımının olduğu, bireyselleştirilmiş, erken ve yoğun eğitim programları ile birlikte ilaç tedavileridir. Bilimsel araştırmalar 3 yaşından önce yoğun ve etkili bir eğitimle önemli sayıda otizm tanılı çocuğun ileriki yaşlarda normal gelişimi yakalayabildiğini göstermektedir. Maalesef otizmli çocuklarımızın almaları gereken asgari düzeydeki eğitim olanaklarından bile yoksun olduğunu görmekteyiz. Özel eğitim ve destek eğitim hizmetlerinin güçlendirilmesi ve toplumsal kabulü ve bilinci artırmak için çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konuda devlet politikalarının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu tür adımlar otizmli bireylerin yaşam kalitesini artırabilir ve topluma daha iyi entegre olmalarını sağlayabilir.”
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Fethiye Kılıçaslan, otizm spektrum bozukluğu olan bireylerin hayatlarını kolaylaştırmak ve desteklemek için bilgi, anlayış ve dayanışma gerektiğini belirterek her bireyin farklı olduğunu anlamak ve kabul etmenin daha kapsayıcı bir toplum oluşturmaya yardımcı olabileceğini sözlerine ekledi.
ARPAK MEDYA HABERLER
FACEBOOK YORUMLAR