Mehmet Veysel SATIŞ

Mehmet Veysel SATIŞ

Mehmet Veysel SATIŞ

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MÜCADELE!

27 Şubat 2021 - 09:25 - Güncelleme: 27 Şubat 2021 - 11:24

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MÜCADELE!

Bugünlerde sosyal medyanın siyasi TEMA’larından çok geçmişimizle ilgili tarihi konulardaki makale ve yazılara daha yoğun ilgi göstermeye başladım.

Açık söylemek gerekirse geçmişini bilmeyen kişinin geleceğiyle ilgili karar vermede çok yetersiz kalacağı sözünün,ne kadar da yerinde bir söz hatta deneyim olduğu kanısına vardım.

Osmanlı’nın kuruluşundan yükselişine, fetret dönemlerine ve gerileme sürecinde kimlerle,nelerle mücadele ettiğinin bilincine; varma açısından çok faydalı olduğunu gördüm.

Siyasetin takım tutar gibi, parti tutmakla olmayacağını devletin beka ve varolma sürecinde öncelikle kendi içerisindeki yabancılarla mücadelenin ve bu yabancılara neden hizmet ettiğinin farkında bile olmadan siyasetçi geçinen parti liderleriyle güçlü bir muhalefetin oluşmayacağı çok aşikardır.

İşin garip kısmı ise,ne zaman ki ülke kendi içerisinde ufak,sıkıntılı süreçlerden geçsede bu kişilerin temsil ettiği siyasi hareketlerin, çok sessiz kaldıklarını bu karışıklıkları meşru göstermeye çalıştıklarına şahit oluyoruz.

En son Gara operasyonunda 2015 yılından beri, PKK terör örgütünün elinde rehin bulunan 13 kamu personelini infaz etmenin faturasını bu ülkenin Cumhurbaşkanına kesmeye bile yeltendiler.

Gezi olaylarında metropol şehrin göbeğinde fuhuş yuvasına ve uyuşturucu kuryelerinin mekanı haline gelmiş bir parkın peyzajını bahane ederek ülkeye verdiği zararın büyüklüğünün farkında olmadan, o protestoların en önünde öncülük eden vekiller ve sanatçıların kime hizmet ettiklerini bildiklerini sanmıyorum.

2006 yılında Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Ermeni vatandaşı Hrant Dink’in öldürüldüğü olaydan sonra günlerce sokaklarda hepimiz Ermeniyiz diye pankart asanlara burdan şöyle diyorum.

26 Şubat 1992 yılında Azerbaycan Karabağ da 613 sivil vatandaşın vahşice öldürülmesinde.o mahsun insanların kanlarını ellerinde taşıyan kişilerle hiç bir zaman aynı soydan olmadım olmayacam. 

O karanlık gecede neler yaşandığını aşağıdaki yazımda kısaca sizler için derledim. Bu vesileyle ölen soydaşlarımıza Allah tan rahmet ailelerine başsağlığı diliyorum..

KARANLIK GECEDE NELER YAŞANDI!

Hocalı Katliamı, Karabağ Savaşı sırasında 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşanan ve Azeri sivillerin Ermenistan'a bağlı kuvvetler tarafından toplu şekilde öldürülmesi olayıdır.

Ermeni güçleri 1992 yılının 25 Şubatı 26 Şubat'ta bağlayan gecede bölgedeki 366. Alayın da desteği ile önce giriş ve çıkışını kapadığı Hocalı kasabasında, Azeri resmî kaynaklarına göre, 83 çocuk, 106 kadın ve 70'ten fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 sakin öldürülmüş, toplam 487 kişi ağır yaralanmıştır. 1275 kişi ise rehin alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştur. 

Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başları kesildiği görülmüştür. Hamile kadınlar ve çocukların da maruz kaldığı tespit edilmiştir.

Dağlık Karabağ bölgesinin en önemli tepelerinden birisinde olan Hocalı kasabası Ermeni güçleri için önemli bir askerî hedef niteliği taşımaktaydı. Kasaba Hankendi'yle Ağdam'ı bağlayan yolun üzerinde bulunup bölgenin tek havalimanı için üs konumundaydı. 

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün raporuna göre Hocalı kasabası Hankendi'yi top ateşine tutan Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından üs olarak kullanıldığı için Ermeni kuvvetler tarafından top ateşine tutulmaktaydı.

Aralık 1991'de Hankendi çevresinde yerleşen ve Azerilerin yaşadığı Kerkicahan kasabasının alınmasından sonra, Hocalı kasabası tamamen Ermeni ablukasında kaldı. 30 Ekim'den itibaren karayoluyla ulaşım kapanmış ve tek ulaşım vasıtası olarak helikopter kalmıştı. 20 Kasım 1991'de Hocavend semalarında Mi-8 helikopterin Ermeni kuvvetler tarafından vurulması ve sonuçta birkaç Azerbaycan devlet resmileri, Rus ve Kazak gözlemciler dahil 20 kişinin ölümünden sonra, hava ulaşımı da kesilmişti. 

İşgalden önce 1991-1992 kış aylarında Hocalı sürekli olarak bombalanmıştır. Hocalıdan çıkmış mültecilerin İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne söylediklerine göre, bazı durumlarda bombardımanlar açıkça sivil hedeflere karşı yönlendirilmiştir. Saldırı öncesi, birkaç aydır kasaba elektrik ve gazdan yoksundu.