Ekrem Arpak

Ekrem Arpak

EKREM-CE

RENKLİ KADINLAR TUVALETİ!

19 Eylül 2022 - 02:02 - Güncelleme: 19 Eylül 2022 - 10:01

RENKLİ KADINLAR TUVALETİ VE HODRİ MEYDAN!

Gecenin tam orta yerindeyim. Yaprak kımıldamıyor Ankara'da. Dersin, Urfa'nın çöl sıcaklarını valizime doldurup Ankara'ya serpmişim. Öyle sıcak yani... Bir o kadar ağır, nemli, kasvetli bir hava var... 

Aylardır milyonlarca insana Beyaz TV ekranlarından memleketimi anlatıyor olmanın sızısı var ruhumda. 

​​​​Sabahın sekizinden, gecenin bi yarısına değin giyindiğim rugan kunduranın açtığı yaralar sızlıyor ayak parmaklarımda. 
-Ulan aptal! Dyorum kendime. Ne için ha ne için?

Kimin umurunda memleketin için verdiğin bu kavga! Milyonlara ulaşmışsın, Türkiye genelinde ilk yüze girmişsin, giderek klasik halini alan bir programın sunucusu, yapımcısı, setçisi, emekçisi olmuşsun, kime ne?

Urfa, kurtuluş savaşı sonrası ŞANLI unvanını kahramanca mücadelesi, döktüğü kanla almış evet. On yıllar sonra çıkmışsın, sevgiyle, aşkla, emekle Şanlı'nın önüne ''MASAL ŞEHRİ'' unvanını eklemişsin, kimin umurunda?

Olsun, yine Ankara'dayım işte ve yine memleketimi tanıtma kaygısı var içimde. 

200 LİRA NEYİNE YETMİYOR! 

Değil mi ya; ne var yani sende Şanlıurfa Ticaret Borsası başkanlığına adaylığını açıklayanların toplantılarına gitsen, zarfın içine sığdırılmış 200 lira için 48 yıllık onurunu satsan... 

Ne var yani; sende 200 lira için 25 yıldır o koltuğu onuru ile dolduran Mehmet Kaya'yı yerden yere vurup zırnık tecrübesi olmayanları övsen? 

Neyine yetmiyor 200 lira da bölümü 50 bin liraya mal olan ulusal kanaldaki programına 5 bin gönderene dert anlatıyorsun... 

Oysa 200 lira almakla başlar şerefini satmak... Ardından şantaj yapmayı da öğretirler sana. İftira atmayı. Sonra belediye başkanı veya yardımcısı olmadı il, ilçe teşkilat başkanı ile ortak olur, ihale alırsın abonelik adı altında. 

Ama yok, ille de onurlu durmak uğruna bedel ödeyeceksin değil mi? 

Evet, aynen öyle. Mehmet Kaya'yı etik bir seçim süreci sonrası deviremeyeceğini anlayınca basını zarfa koyup satın alanları da, o zarfı kabul edenleri de kınayacaksın biliyorum

ŞANVAK VE ANKARA TANITIM FUARI!

Başkanlığını emekli Korgeneral Kemal Alataş'ın Paşamızın, başkan vekilliğini dünyanın en büyük 250 müteahhit firmalarından birisi olan GÜRBAĞ Yönetim Kurulu Başkanı Halil Bağıban, yönetim kurulu üyeliklerini ülkemizin hasır çelik üretiminde en büyük firmasından birisi olan Oruç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Veysel Oruç, yine ülkemizin en önemli firmalarından Güneş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Maruf Güneş gibi bir avuç başarılı, hayırsever değerli insanlardan oluşan Şanlıurfa Vakfı'nın (ŞANVAK) düzenlediği Şanlıurfa tanıtım fuarındayız. 

Dezavantajlı öğrencilere daha fazla burs sağlamak artı memleketi tanıtmak gibi iki güzel gayeleri var. Güzel yani ve ne çok özlemişiz güzel şeyleri. Muhtemelen 4 gün boyunca 1 Milyon ziyaretçi olması bekleniyor. Bugüne kadar tanıklık ettiğim en güzel fuar diyebilirim ve elbette mimarı Kemal Paşamız. Fuarın 4. 
günü ise her bölümü ile 5-6 milyonun Urfayı tanıdığı kendi programım var. 

Gel de anlat, anlatabilirsen... 

Benim bölüm başı maaliyetim 50 bin diyorum, dostum 60 dakika için 5 bin gönderip bir de teşekkür ediyor. Haklı, enayiyi bulmuş... 

Elin alkolik sunucusu gelir, 4 dakika için 20 bin alır belediye, STK ve özel şirketlerimizden, benim 1 saatlik programa kıvıranlar var... 

Hoş, bu fuar henüz proje aşamasında iken ulusal medyada haber olması için alın teri dökmüşüm. Fuarda müzik dinletileri de var... 

Şu anda ulusal medya da Şanlıurfalı kimliği ile benim skala da program yapan başka bir adam yok. Urfa'da ben gibi kalemi olan yazar yok. 113 bestem, 5 albümüm, sayısız ödüllerim, 2 şiir, 10 romanım, 1 tanıtım 1'de biyografi kitabım var ama bana da Münnever Özdemir'in nezaketsizce sözleri ile sahneye çıkıp bir şiir okumam laik görülmüş!

Ufak tefek aksaklıklar dışında geneli itibari ile güzel bir etkinlik. Hatta açılış günündeki protokol uzun zamandır Şanlıurfa adına görmediğimiz kadar birliktelik rüzgarı estirecek kadar güçlü bir protokol. 

MÜNNEVVERİN AYIBI! 

Münnever Özdemir: TRT'nin Şanlıurfa kimlikli kadrolu sanatçısı hanımefendi. Henüz 16 ay önce Arpak Medya'nın yılın sanatçısı ödülünü laik gördüğü isim var sahnede. Beni:
-Aramızda Ekrem Arpak diye birisi var, bir şiir okumak dilermiş! Sözleri ile davet ediyor. Bir sanatçıdan, bir hanımefendiden beklenmeyecek kadar nezaketsizlik kokan havalarıyla...
Leee, o protokolde değer verdiğim insanlar ve bizi, Urfa'mızı tanımaya gelmiş ziyaretçiler olmasa; olmasa bir hanımefendiye karşı adam gibi davranma terbiyem: O sahnede o davet ayıbına vereceğim cevabı bilirdim ya neyse...

Dedimya, gecenin zeytin karası saatleri. İyice dolmuşum, öfkeliyim, kızgınım yani. Ya sabır! diye diye gecenin ortasına kurşun sıkacak haldeyim.

Baktım olmayacak, birilerine dalacağım, açtım televizyonu, kafamı dağıtayım dedim. Ekranda RENKLİ KADINLAR TUVALETİ  isimli sinema filmi var.

NASA' nın uzaya ilk insanlı roket gönderme çalışmalarının yaşandığı yılları anlatan enfes bir sinema filmi.  

Merkezde çalışan birer matematik dâhisi 20 siyahi kadının onurlu ama bir o kadar yürek burkan mücadelesini izlerken, ekranın karşısında  yanaklarımahüzün yağmurları dökülüyor. 

Her sıkıştığında 800 metre uzaktaki RENKLİ KADINLAR TUVALETİ 'ne koşmak zorunda kaldığı için merkezin şefi tarafından aşağılanan, otuzun üzerinde beyaz bilim adamının salt esmer teninden dolayı iğrenerek baktığı, aynı termostan kahve içmesine dahi izin verilmeyen Catrine tek başına, doğu blokunda ise Michael' in başını çektiği 19 kadın direniyor ırkçılığın en iğrenç baskılarına. 

Amerika'da siyahilerin köle olarak görüldüğü, beyazlar ile aynı mekâna giremediği, aynı maaşı alamadığı yıllar yani ve Carine eşsiz matematik dehası ile uzaya gönderilen roketin içindeki astronotun ölmeden dünyaya dönmesini, Michael ile arkadaşları ise dakikada 20 bin matematik işlemi yapan ilk bilgisayarın icadını sağlıyorlar.
Filmi izlerken yanaklarıma dökülen gözyaşlarının aslında canımı nasıl yaktığını derinden hissettim.

-Sizi kabile kabile yarattık ki tanışıp kaynaşasınız...

-Bütün diller Allah'ın kelamıdır yazar Kuran-ı Kerim'de ve bizler nüfusunun % 95'nin Müslüman olduğu ülkede hala Kürt-Türk / Alevi-Sünni / Sağcı Solcu başta olmak üzere birçok ayırıştırıcı, iğrenç, hepsi birer ruh hastalığı olan ırkçılığın esareti altında birbirimize hayatı dar ederken, kim bilir ne acılar yaşadı sesi çıkmayanlar... 

Analar ağladı, yuvalar dağıldı... Körpe yavrular annesiz, babasız kaldılar. 
Peki, dedim kendi kendime: Irkçılık bir zulümdür de; hukuksuzluk, neopotizm, ihale vurgunları, vefasızlık, torpil, liyakatsizlik, hırsızlık nedir?

Baştan söyleyeyim: Barış, 
hak, hukuk, adalet dini olan İslamiyet'te hepsi yasak, hepsi günahtır aslında ve bizler Şanlıurfa'da uzun zamandır bu ağır suçların ya birer günahkarları ya da haksızlığa, günaha, sömürüye, talana, adaletsizliğe karşı dilsiz kalmış birer şeytanız. 

Kabul edelim ki, sağlıklı, insana yaraşır modern ve nitelik, nicelik anlamda sağlam temeller üzerine kurulmuş toplumsal bir eğitim sistemi dışında tedavisi mümkün olmayan bir ruh hastalığıdır ırkçılık. Tıpkı, haksızlık, hırsızlık, hukuksuzluk, tefecilik, nepotizm, ihale vurgunları misali topluma, ülkeye, millete ve memlekete zarar veren tüm sorunlarımız gibi, derhal ortadan kalıdırılması gereken birer virüs ama aynı zamanda Allah katında günahtırlar. 

GÜLPINAR'IN İSTİFA ETTİĞİ HABERİ!

İte kaka fuarın 4. gününe gelmişim. Sanırım öğle saatleri Ak Parti Şanlıurfa milletvekili, MKYK Üyesi ve TBMM AB uyum Komisyonu Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar fuara gelmiş. Her zaman olduğu gibi cokulu bir ilgi var kendisine derken Mustafa Arısüt denen zat bir haber paylaşıyor.

-Şanlıurfalı milletvekiline dair çarpıcı iddia! Başlığı atıyor, içi ayak oyunları, algı operasyonları ile kokuşmuş küçük kafası ile...

Gülpınar diyor, istifasını TBMM Başkanı Şentop'a sundu ama yurt dışında olan Cumhurbaşkanı Erdoğan dilekçeyi bekletiyor...

Haber anında patlıyor patlamasına da, haberin dayanağı yok, belgesi yok! 5N1K'yı geçtim, habercilik adına etik diyebileceğimiz tek bir cümle yok. Peki, haber kaynağı kim diye araştırıyoruz, elbette ortağı, 2.3 milyon Urfalı ölmüşte mecbur kalmışız gibi, yıllardır ŞURKAV Ankara şube bakanlığını yürüten Mardinli sözde gazeteci Cengiz Aksan. Şıracının şahidi bozacı hikayesinin yeni algı operasyonu yani.

PEKİ KİMDİR MUSTAFA ARISÜT?

Kendine bağımsız lakabını takıp, İPEKYOL adındaki gazeteyi bazı eski, yeni Ak Parti il başkanları, ilçe belediye ve belediye başkan yardımccıları, büroratlar, Şanlıurfa BŞ eski genel sekreter yardımcısı dahil toplam 10 kişi ile ortak kuran şahıs...
Bağımsızlığa bak ki bağımsızlık utanır kendinden...

Malum 15 Temmuz kanlı darbe kalkışmasına kadar KHK ile kapatılan gazetenin resmi temsilcisi...

Ak Parti Şanlıurfa BŞ Belediye Başkanı Nihat Çiftçi ve il başkanı Bahattin yıldız görevden ayrılana kadar iftiralar atan, algı operasyonları yapan, sonrasında mevcut başkanları göklere çıkaran bağımsız ve tarafsız gazetecisi...

Bir iddiaya göre bir başka merkez ilçe belediyesine pandemi sürecinde 1 milyon değerinde belediyeye gitmeyen maske ihalesini alacak kadar gazeteci etiğine sahip ve tarafsız gazeteci.

Ve bu adamın, şehrin en önemli değerlerinden, milletvekillerinden birisi olan Gülpınar hakkında asılsız bir habere imza atma cesaretini nereden aldığını kimse sorgulamadı...

2 yıl önce Ak Parti Şanlıurfa milletvekili Özşavlı'yı eleştirdiğimde, tüm belediyelere
-Ekrem Arpak'ın abonesini kesin! Talimatını verip, annemin taziyesinde gözaltı yaptıranlardan da çıt yoktu.

-El Profesör Ekrem Arpak'tır iftirası ile yine ekmeğime el uzatanlardan da...

Hazine ve Maaliye Bakanını arayıp:

-Ekrem Arpak BŞ Belediyesinden para alıp size, bana saldırıyor, Ak Parti'ye zarar veriyor! Diyerek şahsımın uzlaşılmış haliyle hukuksuzca 158 bin ceza almasına sebeb olan Ak Parti Şanlıurfa İl Başkanı Abdurrahman Kırıkçı'dan da tepki yoktu Arısüt'ün bu asılsız aberine....

Hoş, İPEKYOL Gaztesini birlikte kurduğun ortağına nasıl tepki göstereceksin ki? 

Hoş, sen istedin diye Ak Parti il başkanı Bahattin Yıldız'a alçakça algı operasyonu yapan gazeteciye nasıl tepki göstereceksin ki?

Bırakın sevgilisini, oğlunu, kızını, kardeşini, kendisini belediyelerde işe koymayan Ekrem Arpak Ak Parti düşmanı, şantajcı, sivri gazeteciydi ama Mustafa Arısüt bağımsızdı, dürüsttü, gazeteciydi... (Ki şükürler olsun eşim 28 yıllık evliliğimizde beni ne ofisimde ne evimde sevgilim ile basmadı...) 

Not: 2 yıl boyunca BŞ Belediyesini eleştiriyor ve Ekrem Arpak'tır denen fake sayfa admini bile bu şehirde işe geri dönerken, Ekrem Arpak'a 2 yıl bloke koyanlara sormak isterim:
M.Kasım Gülpınar CHP, HDP, İP milletvekilimi? Neden bana gösterdiğiniz tepkiyi bu asılsız haberi yapan Arısüt ve ortağı Cengiz Aksan'a göstermediniz?

Yazımın girişinde ırkçılığın ruhsal bir hastalık olduğunu söyledim. Bir şehrin basınını kalemşör olarak kullanmak ile ırkçılık arasında zerre fark yok arkadaş...

İki kelimeyi bir araya getiremeyen isimlere gazeteci kimliği adı altında para yağdırmak insanlık suçu ve ayıbı olduğu gibi, memleketin içine etmenin adıdır.

Aralarında bazı sevdiğim dostlarım olduğu için tek tek yazamıyorum ama araştırın Allah aşkına. Bu şehirde gazetecilerin %99'nun ya eşi ya kızı ya oğlu ya kardeşi veya kendisi belediyelerde kadrolu çalışıyor yahu. Hatta cılkını çıkarıp metresini işe koyan gazetecilerle mi düzelecek bu şehir?

Durumun bu kadar zavallı hale gelmesinde gazetecilerin suçu yok! Siyasiler rakip gördüklerine para karşılığında saldırtır, harçlık, makam verirse, aman beni eleştirmesin diye gazeteci maaşa bağlanırsa ortada ne hak kalır, ne hukuk, ne din, ne iman ne de ahlak kalır...

NERDE CAMİİ?

Bakınız, birkaç önce adamın birisi twitinde Eyüp Nebi TOKİ Evleri projesinin ihale sözleşmesinde 86 konut 1 camii inşasının yer aldığını belgeleri ile paylaşarak Ak Parti İl Başkanına:

-Camii nerde? Diye sordu...
Bu twiti Ekrem Arpak dışında haberleştiren oldu mu? Olmaz, olamaz arkadaş. Belediyeden maaş alan, siyasetçi ile ortak olan gazeteci bu iddiayı yazamaz... 

Bu şehirde Ak Parti İl Başkanı kardeşini İl Gençlik Spor Müdür yardımcısı, yardımcısının kardeşini de Aile Sosyal Hizmetler bilmem ne zıkkım müdürü yaptı. Gıkı çıktı mı basının?
Bu şehirde sosyal medya kullanıcıları uydu görüntüleri ve fotoğraf kareleri ile Ak Parti İl Başkanı Kırıkçı'nın babasına, ağabeyine ait bağ evlerine asfalt yol döşediğini belgeledi. Benden başka yazabilen oldu mu?

Bu şehirde düne kadar Ak Parti il başkanlığı sekreterlik görevini yapan isim attığı twitte hırsızlık, ihale vurgunu, iftira ile bir arpa boyu yol alamazsınız dedi. Çıt yok çıt... Olamaz zaten. Gariplerim maaşlarından olacak yahu...

TÜM ZULMÜNÜZ ARPAK'A!

Evet, yargı, ekmek davası üzerinden bütün zulmünüz Ekrem Arpak'a...
La size yenilen sizin gibi olsun... Ben de şehrimin taş avluları, emek kokan işçilerin sokakları arasına inşa ettiğiniz renkli mazlumlar tuvaletlerini yıkmadan ölmeyeceğim...

İşe aldığınız, algı operasyonu yapıp, birer şantajcıya dönüştürdüğünüz bazı sözde gazeteileri paraya boğar ama Ekrem Arpak'ın Şanlıurfa'yı 85 milyona bir masal şehri gibi anlattığı programa gelince hakkını vermez, ekmeğine el uzatırsınız. Elleriniz kırıla emi?

BAĞIBAN DİYE BİRİ! 

4 günlük Ankara mesaimizde GÜRBAĞ Yön. Kurulu Başkanı Halil Bağıban'ı programa konuk etmek nasip oldu. Gerek program öncesi, gerek çekim içinde ve gerek sonrası her dakikasında şaşırdığım ama aynı zamanda feyz aldığım bir isim oldu Bağıban. 

Bir kere alışık olmadığım kadar nezaketli ama daha da önemlisi Türkçesi, diksyonu, şıklığı ve kendi iş koluna dair dünyadaki gelişmelere hakimiyetine hayran kaldım

Para, pul konuşmadık hiç. Kapris yok, dünyayı ben yarattım havası yok
Her an milyonluk ofisinin lüks koltuğunda bana "Ekrem kardeşim, bizim bölüm biraz ucuz olsun..." pazarlığına girmesini bekliyorum ama oda ne, sadece memleketi konuşuyoruz. Bizim bazı holding sahipleri ile siyasilere üzülüyorum bazı çekimlerde. Öyle pazarlık yapıyorlar ki arada bir ekipten harçlık toplayıp veresim geliyor ya, Halil Bağıban kurduğu imparatorluğu fazlasıyla dolduran Urfalı duruşuyla keyif veriyor bize. 

Şaka değil ha, dünyanın en güçlü ilk 250 mütrahhitlik şirketlerinden birisinin başında ve bunun gerektirdiği bütün çağdaş donanıma, entellektüel birikime, azme, nezakete sahip. 

Dolu dolu geçiyor 2 saat. Kameraman ve ekip arkadaşlarımın yanında başım dik duruyorum. 

Gurur duydum Halil Bağıban ile, gurur duyulacak insanlarımızın artması dileği ile. 

DE HODRİ MEYDAN!
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
  • Yorum yazabilmek için lütfen üye girişi yapınız.