Ekrem Arpak

Ekrem Arpak

EKREM-CE

DEPREM DEĞİL SİZ ÖLDÜRDÜNÜZ!

07 Şubat 2023 - 02:26 - Güncelleme: 07 Şubat 2023 - 03:06

Malum, kapsadığı alan bakımından Cumhuriyet tarihimizin en büyük deprem felaketi ile karşı karşıyayız. Yaşadığımız acının tarifi yok! Her dakika artan ölü sayısı ciğerimizi söker gibi derin bir çaresizliğe, hüzne ve acıya sevk ediyor.


Şafak sökerken ve insanlar uyuyorken merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde yaşanan AFAD ve rasathane verilerine 7.7, hissedilme oranının 11 şiddetinde (130 atom nükleer bomba) gücündeki ilk depremin şokunu atlatamadan; Elbistan'da meydana gelen 7.6 şiddetindeki ikinci depremde, Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman adeta yerlebir olurken, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Malatya'da büyük can kayıpları yaşandı.

Gün ağardığında felaketin acı ve karanlık yüzüyle karşılaştık. Bu makaleyi ele aldığım saatlerde yapılan son açıklamaya göre 2.500 vatandaşımızın canlarını yitirdik. Bölgenin neredeyse her bir yerleşim yerinden yaprak gibi yıkılan binalara ait videolar geliyor. Kurtarma ekiplerinin:

-Orada kimse var mı?

Sorusu yüreklerimizi yakıyor. Çaresizlik elimizi kolumuzu bağlamış sadece ölüyoruz.
Hiç şüphe yok ki 85 milyon tek yürek yaraları sarmaya çalışıyoruz. Başta iktidar partisi Ak Parti olmak üzere CHP, MHP, İYİ PARTİ, HDP, DEVA ve diğer tüm siyasi partiler el ele vermiş durumda. Ülkemizin dört bit yanından yardımlar bölgeye gönderiliyor. Ölü sayısı her dakika yüzer yüzer artarken, yine ekranlarda mucize kurtarılışlara sığınmış, avunan ve yine koordinesiz yine sahipsiz depremzelerin dramlarını izliyoruz.

Düşünebiliyor musunuz; zemheri bir soğuk, kar, yağmur, yüzü bıçak gibi kesen soğuklarda milyonlarca insan sokaklarda ve maalesef tüm yardımlara rağmen çoğu aç, barınaksız... Enkaz altında kalanlar orda, depremden kurtulanlar dışarıda, yaralılar yıkılan hastahanelerde donma tehlikesi ile karşı karşıya...

Ne kadar tanıdık bir manzara değil mi? Yıl 1999: Büyük acılardan ders almamız gereken Marmara Depremi ve bu depremin üzerinden 23 yıl geçmiş. Bu 23 yılda imkanlar çoğalmış, teknoloji inanılmaz bir yol almış ama biz 46 yıl geriye gittiğimiz gerçeğini ölerek tecrübe ediyoruz.

Adıyaman'da internet yok, GSM operatörleri çökmüş durumda ve en önemlisi yılın 365 günü sürekli İBAN yayınlayarak bağış toplayan KIZILAY ortada yok!! AFAD yetersiz ve alabildiğine bir koordinasyon bozukluğu yaşıyoruz.

Dedim ya, yaprak gibi dökülen binalardan ölüm fışkırıyor ve asırlardır söylenen söz der ya; deprem öldrmüyor bölge halkını; binalar öldürüyor. 

Peki, depremin bu denli yıkıcı ve can alıcı olması sadece binalardan mı? Hayır elbette. Ortaadan ikiye ayrılan yollar, devrilen ve en çok sağlam olması gereken hastaneler hatta karakollar, belediye binaları, askeri ve polis lojmanları, havaalanlarının içler acısı halleri öldürüyor.

YETMEDİ Mİ?


Ders alacak mıyız bilmiyor ve sanmıyorum ama belkide on binlerce vatandaşımızı aramızdan alacak, on binlerce çocuğu anne babasız, anne babayı evlatsız, sevdalıları sevgilisiz bırakacak bu deprem tarihe hırsızların can aldığı deprem olarak geçecek...
Neden mi?

Son 15-20 yılda yolsuzluğun, rüşvetin, ihale yolszuluklarının, stokçuluğun adeta meşrulaştığı, kokuşmuş, kin ve nefretin zirve yaptığı düzende müteahhitler bu vebalin en büyük azmettiricileridirler ve elbette bu kan emicilere imar izni verenlerdir. 

Betondan çaldınız, çelikten çaldınız, demirden, kolondan çaldınız, katlardan çaldınız ve işte sonunda binlerce belki de on binlerce vatandaşımızın canlarını, umutlarını, hayatlarını, evlerini, ane babalarını, evlatlarını, yakınlarını çaldınız, YETMEDİ Mİ?


Ülkemin güzel yürekli yardımsever insanları, o bölgede yakınları enkaz altında kalan acılı insanlar bölgeye gidemiyorlar. Deprem bölgesinde barınacak yeri olmadığı için başka şehirlere gitmek isteyen depremzedeler bu zemheri soğukta kımıldayamıyorlar çünkü reklamlara konu olan yollar adeta kağıt gibi yırtılmış, havaalanları dağılmış durumda...

Bugün dairesi 3-4 milyona satılan 2-3 yaşındaki binalar yerlebir olmuş durumda. Yılardır kentsel dönüşüm için toplanan milarlarca liraya rağmen gerçekleşmeyen dönüşüm bizlere ölüm ve acı olarak döndü.

Hiç şüphe yok ki, bu tablonun sorumlusu rüşvetle, hukuksuzca, yolsuzluk yapılarak imar ve ihale verilen, kontrol mekanizması dışında bırakılan hırsız müteahitler ve yol, havaalanı, hastane inşa edenler ile onlara bu imkanı veren yöneticilerdir.

Ölü sayısı her dakika onar onar artarken ekranlarda yine tek tük kurtarılma mucizelerinin hikayeleri ile 85 milyonu uyutma haberleri var. Bölgenin her karışından yardım edin çığlıkları yükselirken yine benamus yağmacılar türemiş durumda. Düne kadar 60-70 lira olan battaniyeler 200-300 liralara, ekmek fiyatları 7 liraralar çıkmış ve fırsatçılar iş başında.
Ortada doğru dürüst çadır yok. Unutulmaya yüz tutn UFO ısıtıcılarının fiyatları uçmuş, halk bir yandan depremin diğer yandan fırsatçıların, zemheri kışın yakıcı, yıkıcı ve ölümcül yüzü ile karşı karşıya.

YETMEDİ Mİ?

Evet, buradan ülkemi yöenetenlere sesleniyorum: Her depremde binlerce, on binlerce can alan sorunlu binaların sorumlularına daha ne kadar prim vereceksiniz?
Adalet bu kan emicilere işlemiyor mu?

İtalya'da yerel bir savcı Juventus, Milan gibi kulüpleri ligden düşürüyor, sorunlu dev firmaların mal varlıklarına el koyabiliyor iken benim ülkemde bu müteahhitlere hesap soracak savcılar yok mu?

Yaşamak için her yol mübah mantığının bizi getirdiği noktayı ne zaman fark edeceksiniz?
Kahramanmaraş yıkıldı beyler...
Adıyaman yıkıldı efendiler...
Hatay adeta savaş alanı ağalar...

Antep, Kilis, Şanlıurfa'da kan akıor ey yoksulun, mazlumun sesini duymayanlar. Yetmedi mi hırsızların cepleri dolsun diye öldüğümüz?

Günün sonunda ''İnşallah bir daha yaşamayız...'' sözünü söyleyenler bilin ki bizi kandırıyordur. Zira dünya var oldukça depremler devam edecek ve ülkemiz önemli deprem fay hatları üzerinde. An itibari ile Kuzey Anadolu, Marmara ve Doğu Anadolu bölgelerinde kırılmayı bekleyen fay hatları var.

Depremler yaşanmaya devam edecek efendiler. İnsanoğlu asla depremleri durduracak bir tekonolojiye sahip olmayacak ama ülke olarak 11-11.3 şiddetinde depreme rağmen tek can kaybının yaşanmadığı Japonya kadar olmasa bile az biraz hazırlıklar yapabiliriz.

NASIL MI?

Kentsel dönüşümden gelen parayı kentsel dönüşüme harcayarak...
Hırsız, rüşvetçi iş adamları ve müteahhitlere ceza vererek...
İnşaat sektörünü denetleyerek...
Hırsızlığa prim tanıyan yerel ve ulusal yöneticileri artık aramızdan ayıklayarak ve en önemlsi adaletli bir yaşamı sağlayarak...

Vehasıl bu deprem bizi öldürmedi ey hırsız mütehaitler ve onlardan rüşvet alanlar; SİZ ÖLDÜRDÜNÜZ ve sizler acımasız birer katil, kan emicilersiniz.

Allah sizlere yatacağınız yerde rahat vermesin...

LÜTFEN!

Lütfen deprem bölgesinde yardımlarınızı esirgemeyin...
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
  • Yorum yazabilmek için lütfen üye girişi yapınız.